CUMHURİYET DÖNEMİ'NDE TİYATRO
(1923-1950)
· Millî
Edebiyat Dönemi’nde tiyatroda görülen gelişme; Cumhuriyet Dönemi’nde
devlet konservatuarlarının, devlet tiyatrolarının, şehir tiyatrolarının
açılması ve özel tiyatro gruplarının oluşması ile güçlenerek devam etmiştir.
· Cumhuriyet
Dönemi Türk Edebiyatı’nda Batı tiyatrosu örnek alınarak trajedi,
komedi ve dram türlerinde eserler yazılmış; müzikli, danslı;
benzetmeci, göstermeci, epik tiyatro örnekleri verilmiştir. Çağdaş tiyatro
anlayışı, modern tiyatro salonları, yeni eserler (çeviri, uyarlama,
telif), profesyonel oyuncu, yönetmen, sahne tekniği, makyaj, kostüm vb.
ile tiyatro artık kurumsallaşmıştır.
· Bu
dönemde Muhsin Ertuğrul, modern Türk tiyatrosunun oluşmasında önemli
katkılar sağlamıştır.
· 1923-1950 yılları
arasında tiyatro, daha çok, Cumhuriyet değerlerinin halka
aktarılmasında bir araç olarak kullanılmıştır.
· Cumhuriyet'in
ilk yıllarında tiyatro yazarları daha çok Türk tarihi, efsaneler ve
masallara yönelmiş, bu yolla ulusal bilinci pekiştirmek istemişlerdir.
· Özellikle 1930'lu
yıllarda Atatürk'ün belirlediği amaç doğrultusunda konusunu Türk tarih ve
uygarlıklarından, destan ve efsanelerden, Cumhuriyet kazanımlarından,
devrimlerinden alan birçok oyun yazılmıştır. Bu yıllarda Yaşar Nabi'nin
Mete; Behçet Kemal'in Çoban ve Atilla, Necip Fazıl'ın Sabır Taşı adlı
oyunları Türklerin erdemleri ve uygarlığını yansıtmak amacını taşırlar.
· 1940'lı
yıllarda değer yargılarının değişmesi ve ekonomik koşulların aile üzerinde
etkisi durulmuş, ayrıca bu yıllarda geleneksel Türk tiyatrosunun
izleri görülmüştür.
· 1950'li
yıllarda tiyatromuzda hem nicelik hem nitelik bakımından büyük bir gelişme
görülür. Devlet ve şehir tiyatrolarının, özel tiyatroların, oyun yazarlarının
ve tiyatro türündeki eserlerin sayısında da ciddi bir artış görülür. Bu dönemde
yerli oyunlar Devlet Tiyatrolarında sahnelenerek seyirciyle buluşur.
· Konular
ve Temalar: Anadolu’ya yönelimin yoğunlaştığı bu dönem
tiyatrosunda Kurtuluş Savaşı yılları, Atatürk'ün fikirleri, Cumhuriyet
düzeninin olumlu yönleri, mitoloji, efsaneler ve masalları, Türk tarihi, Türk
milliyetçiliği, Batılılaşma, toplumsal değerlerdeki değişimler, eski ve yeni
yaşam biçimlerinin çatışması vb. sıkça işlenen temalardır.
1923-1950 ARASI ÖNEMLİ TİYATRO
YAZARLARI
· Musahipzade
Celal (Fermanlı Deli Hazretleri, Aynaroz Kadısı, Kafes Arkasında, Bir Kavuk
Devrildi, Mum Söndü, Gül ve Gönül)
· İbnürrefik
Ahmet Nuri Sekizinci (Hisse-i Şayia)
· İsmayıl
Hakkı Baltacıoğlu (İnanmak)
· Reşat
Nuri Güntekin (Taş Parçası)
· Nahid
Sırrı Örik (Sönmeyen Ateş)
· Halit
Fahri Ozansoy (Sönen Kandiller, Nedim, On Yılın Destanı)
· Faruk
Nafiz Çamlıbel (Akın, Canavar)
· Hüseyin
Rahmi Gürpınar (Kadın Erkekleşince)
· Münir
Hayri Egeli (Bayönder)
· Yaşar
Nabi Nayır (İnkılâp Çocukları)
· Cevdet
Kudret (Tersine Akan Nehir, Rüya İçinde Rüya)
1950-1980 ARASI CUMHURİYET
DÖNEMİ TÜRK TİYATROSU
· 1950
sonrasında tiyatro teknik açıdan ilerlemiş, tiyatroda işlenen konular
çeşitlenmiştir.
· Bu dönemde
hem çeviri oyunların hem de nitelikli yerli oyunların sayısı artmış, bir
yandan da çoğu uyarlama olan müzikli oyun türlerinde eserler verilmiştir.
· Sahne
tekniğine uygun, yalın bir dil kullanılmıştır.
· Bireysel
ve toplumsal konuların işlendiği bu dönemde yurt sorunları, kadının toplum
yaşamındaki yeri; köy, töre, kuşak çatışması, değer yargıları vb. temalara
yönelim artmıştır.
· Bu
dönemde eğitim ve sorunları ön plana çıkar. Kuşaklar arası ve
kentli köylü arası eğitim farkından doğan çatışmalar işlenir. Ebeveyn-çocuk,
· kadın-erkek,
ağaç-köylü, imam-muhtar-öğretmen ilişkileri işlenir.
· Sosyal
değişimlerin birey ve toplum yaşamındaki etkileri siyasal, sosyal ve psikolojik
yaklaşımlarla yansıtılmıştır.
· 1970'ten
sonra 12 Mart olayı buna bağlı olarak Türk tarihini yeniden gözden
geçirme, işçi sorunları, Almanya'ya gidenlerin kültür çatışmaları, Almanya'da
yetişmekte olan birinci, ikinci kuşak sorunları işlenir.
1950-1980 ARASI ÖNEMLİ TİYATRO
YAZARLARI VE ESERLERİ
· Ahmet
Kutsi Tecer (Koçyiğit Köroğlu)
· Adalet
Ağaoğlu (Çatıdaki Çatlak)
· Başar
Sabuncu (Şerefiye)
· Cahit
Atay (Gültepe Oyunları)
· Cevat
Fehmi Başkut (Buzlar Çözülmeden, Ayarsızlar)
· Güngör
Dilmen (Midas’ın Kulakları)
· Haldun
Taner (Keşanlı Ali Destanı)
· Necati
Cumalı (Boş Beşik, Nalınlar, Yaralı Geyik)
· Nezihe
Meriç (Sular Aydınlanıyordu)
· Oktay
Arayıcı (Dışarda Yağmur Var)
· Orhan
Asena (Hurrem Sultan)
· Recep
Bilginer (Sarı Naciye, Gazeteciden Dost)
· Refik
Erduran (Karayar Köprüsü, Cengiz Han’ın Bisikleti)
· Sabahattin
Kudret Aksal (Kahvede Şenlik Var, Şakacı)
· Tuncer
Cücenoğlu (Kördövüşü)
· Turan
Oflazoğlu (IV. Murat)
GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBİ METİNLER
TİYATRO
· Bu
dönemde batılı anlamda tiyatro eserleri yazılmış.
· Bu
dönem tiyatrolarında dil ve anlatım zenginleştirilmiş. Halkın anlayabileceği
açık ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
· Bu
dönem tiyatrolarında ulusçuluk, Osmanlı imparatorluğu, aile yapısı, bireysel
sorunlar ve toplumsal sorunlar, köy gerçekliği, gecekondularda yaşayan
insanların problemler, toplumsal ve ekonomik adaletsizliği düşündüren konular
işlenmiş. Yakın geçmiş eleştirilmiş. Osmanlı tarihine özgü önemli şahsiyet ve
olaylar yorumlanmış. Değişen yaşam tarzının beraberinde getirdiği aile dramları
konu edilmiş; konular işlenirken âdet ve geleneklerden yararlanılmıştır.
· Eserlerde
kişiler iyiler-kötüler, ezenler-ezilenler şeklinde gruplara ayrılmıştır.
· Epik
tiyatro ve Uyumsuz (absürd) tiyatro gibi iki koldan ilerlemiştir.
· Bu
dönemde daha çok absürd (uyumsuz, saçma) tiyatro yazılmıştır.
ABSÜRD TİYATRO
· Bu
akım, yaşamın temelde bir saçmalığa dayandığını ve sanat da yaşamı
yansıttığından, sanatın da aynı türden bir saçmalığa sahip olması gerektiğini
savunur.
· En
büyük amacı dünyanın, yaşamın anlamsızlığını ve amaçsızlığını göstermektir.
· Seyirciyi
hayatı sorgulamaya yöneltir.
· Dili
de çoğu zaman küfürlüdür.
· Klasik
oyun örgüsünü reddeder.
· Okuyucuya
ve izleyiciye hikâyenin sonunu kendi zevkine ve anlayışına göre hayal etme
imkânı verir.
· Kahramanların
psikolojisini anlatır.
· Konuya
göre dekoru reddeder.
· Hiçbir
şey anlatmak amacında değildir.
· Amaçsız
tiyatrodur. Ne vermek istediği bir mesaj ne de bir öğreti vardır.
EPİK TİYATRO
· İsminden
anlaşılanın aksine kahramanlık konuları işleyen tiyatro türü değildir.
· İzleyiciye
toplumsal çarpıklıkları eleştirip göstererek, izleyiciyi bu eleştirilere
katmayı hedefleyen bir türdür. Bu anlamda toplumsal bir tiyatro türüdür.
· Klasik
tiyatrodaki gibi seyircinin kendisini oyunun içinde hissetmesi amaçlanmaz.
İzleyen oyunla ilgili karar vermeye zorlanır.
· Temelinde
sosyalizm olan siyasal amaçlı bir tiyatro düşüncesidir.
· Olaylar,
durumlar parça parça verilir; arada bir şarkılar, türküler söylenir,
anlatıcılar devreye girer.
· Seyirci
tam bir gözlemci olarak kalır. Acı duymak, sevinmek, coşkulanmak yerine
durumlar üzerinde düşünür; kendisini ve olayları nasıl değiştirebileceğini
anlamaya çalışır.
· Sahneyi
bir ideolojinin propaganda aracı olarak kullanır; seyircilerin kalbine değil,
kafasına seslenir.
· Bizde,
Haldun Taner’in “Keşanlı Ali Destanı” adlı oyunu ilk epik tiyatro denemesidir.