10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı 6. Ünite Tiyatro

admin
0
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı 6. Ünite Tiyatro

BU ÜNİTEYİ PDF OLARAK İNDİR

GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU 

·       Karagöz, orta oyunu, kukla, meddah ve köy seyirlik oyunları gibi türleri vardır.

  • Kökeni, eski inanç ve geleneklere dayanır.
  • Modern tiyatronun dışında kalan bir türdür.
  • Yazılı metne dayanmayan bu türde güldürü ögesi ön plandadır.
  • Ders verme ve eğitme özelliği olan bu türlerde şarkı, dans ve söz oyunlarına sıkça başvurulur.
  • Bugün etkisini yitiren bu tür modern tiyatroya kaynaklık etmeye devam etmektedir. 

 

1. KARAGÖZ 
Karagöz bir gölge oyunudur. Bu oyun tasvir denilen birtakım şekillerin (insan, hayvan, bitki, eşya vb.) arkadan ışıklandırılmış beyaz bir perde üzerine yansıtılması temeline dayalıdır. Gölge oyunun önce Çin daha sonra da Hindistan’da çıktığı söylentileri vardır. Halk arasındaki bir söylentiye göre ise Karagöz ile Hacivat, Sultan Orhan (14. yüzyıl) zamanında Bursa’da bir cami yapımında çalışmış işçilerdir. İkisi arasındaki nükteli konuşmalar diğer işçileri oyaladığı için Sultan Orhan tarafından öldürtülmüştür. Daha sonra Şeyh Küşteri Hacivat ile Karagöz’ün deriden yapılmış tasvirlerini oynatmış ve onların şakalarını tekrarlamıştır. Bu nedenle Karagöz perdesine Küşteri Meydanı da denir.
İslam dünyasında 11. yüzyılda sözü edilmeye başlanan bu oyuna hayal-i zıll (gölge hayali) denmiştir.
Karagöz oyunu, özellikle 17. yüzyıldan sonra oldukça yaygınlaşmıştır. 19. yüzyılda Karagöz, kısaca, hayal oyunu diye anılmış, bu oyunu oynatan sanatçılara da hayalî, hayalbâz (hayalci, Karagözcü) denmiştir.
Karagöz oyunu, halk kültürünün ortak ürünüdür. Bu oyunlarda işlenen çeşitli konuları kimin düzenlediği belli değildir. Karagöz, tulûata (doğaçlama) dayandığı için oyunun sözlerini, her sanatçı, oyun sırasında kendine göre düzenler. Karagöz oyunları 19. yüzyılda yazıya geçirilmeye başlamıştır.

Karagöz İle Hacivat Oyununun Özellikleri 

  • Karagöz oyununun kurucusu Şeyh Küşteri’dir.
  • Doğum, sünnet ve evlenme gibi şenliklerde oynanmıştır.
  • Oyunun oynatıcısına hayalci adı verilmiştir.
  • Genellikle Ramazan ayında sergilenen Karagöz, 28 oyundan ibarettir.
  • Sadece Kadir Gecesi oynanmamıştır.
  • Doğaçlamaya (tuluat) dayanan bu oyunlar yazılı bir metne dayanmaz.
  • Oyun taklit yeteneği gelişmiş bir kişi tarafından oynatılır. Tüm karakterler hayalci denilen kişi tarafından taklit yoluyla aktarılmaya çalışılır.
  • Bu oyunda yer alan konular genellikle günlük hayattan seçilir.
  • Halkın konuşma biçimiyle ele alınan oyunlarda sade bir dil vardır. 

 

Karagöz Oyununun Kişileri

Karagöz: Okumamış bir kişidir. Halkı temsil eder ve halk diliyle konuşur. Hacivat’ın söylediklerini yanlış anlar ve cevapları da bu yanlış anlaşılmalar üstünedir. 

Hacivat: Aydın tipini temsil eder. İyi bir eğitim almış, medrese diliyle konuşan, görgü kurallarına uyan, az çok mürekkep yalamış bir tiptir. 

Zenne: Karagöz oyununda kadın kılığına giren bir tiplemedir. 

Tiryaki: Konuşmaların en can alıcı noktasında uyuklayan bir tiptir. 

Çelebi: Mirasyedi bir tiptir. Zengin, mal mülk sahibidir. 

Beberuhi: Cüce tipidir. Altıkolaç lakabıyla anılır. 

Tuzsuz Deli Bekir: Bir elinde içki bir elinde bıçakla olayları kaba kuvvetle çözen kişidir. 

Bunun dışında birçok tipleme vardır. Laz, Külhanbeyi, Zeybek, Kayserili, Türk, Yahudi, Kürt, Arnavut, Zenci Arap, Arnavut gibi… 

Önemli: Karagöz oyunu, içerik, dil ve kültürü yansıtış şekliyle Osmanlı Dönemi’nin siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik yaşantısı hakkında önemli ipuçları sunan bir oyun türüdür. 

 

Karagöz ve Hacivat Oyununun Bölümleri 

Dört bölümden oluşmaktadır.

1. Mukaddime (giriş): Önce bir fon müziği verilir. Perdede göstermelik bir dekor olarak adlandırılan tasvirler yansıtılır. Bu bölüm Hacivat’ın “Of… Hay Haak!” diyerek perdeye yansıtılır. Hacivat’ın çıkardığı seslerden rahatsız olan Karagöz’ün sahneye gelmesiyle bölüm sonlanır. 

2. Muhavere (söyleşme): Diyalog bölümüdür. Hacivat’ın “Vay Karagöz’üm, benim iki gözüm merhaba.” Sözüyle başlar. Hacivat ile Karagöz arasında genel olarak yanlış anlaşılmaya dayalı ve güldürme öğesinin ön planda tutulduğu ve tekerlemelerden oluşan bir bölümdür. 

3. Fasıl (oyun): Hacivat ile Karagöz oyununun asıl bölümüdür. Bu ikili dışındaki diğer karakterler de bu bölümde sahneye çıkarlar. Oyun adını bu bölümden alır. Olaylar bu bölümde yaşanır ve düğüm bu bölümde çözülür. 

4. Bitiş: “Her ne kadar sürç-i lisan ettiysek af ola” denilerek özür dilendikten sonra gelecek oyunun zamanı ve yeri bildirilir. Oyunda verilmek istenen mesaj (kıssadan hisse) bu bölümde aktarılır. Karagöz oyunu; Hacivat’ın “Yıktın perdeyi eyledin viran. Varayım sahibine haber vereyim heman.” sözünden sonra sahneden ayrılması ve ardından Karagöz’ün “Her ne kadar sürç-i lisan (dil sürçmesi) ettikse affola.”  sözüyle bitirilir. 

2. ORTA OYUNU

·       Çevresi izleyicilerle çevrili bir alan içinde oynanan, yazılı metne dayanmayan, içinde müzik, raks ve şarkı da bulunan doğaçlama bir oyundur. Kol oyunu, meydan oyunu, taklit oyunu, zuhurî gibi adlarla da anılmıştır.

·       Oyuncular bir metne dayalı olarak değil doğaçlama olarak oynarlar.

·       Orta oyununda taklitlere, yanlış anlamalara ve şivelere sıkça yer verilir.

·       Orta oyununda müzik oldukça önemli bir oyundur.

·       Orta oyununda dekor yoktur, her yerde oynanabilir.

·       Oyunun oynandığı yuvarlak veya oval alana palanga denir. Oyunun dekoru; yeni dünya denilen bezsiz paravandan ve dükkân denilen İki katlı bir kafesten oluşur. Yeni dünya ev olarak, dükkân da iş yeri olarak kullanılır. Dükkânda bir tezgâh birkaç hasır iskemle bulunur.

·       Orta oyununun kişileri ve fasılları Karagöz oyunuyla büyük oranda benzerlik gösterir. Oyunun en önemli iki kişisi Kavuklu ile Pişekâr'dır. Kavuklu, Karagöz oyunundaki Karagöz'ün karşılığı, Pişekâr da Hacivat'ın karşılığıdır.

·       Orta oyununda da gülmece öğesi, Karagöz oyunundaki gibi, yanlış anlamalara, nüktelere ve gülünç hareketlere dayanır.

·       Oyunda çeşitli mesleklerden, yörelerden, uluslardan insanların meslekî ve yöresel özellikleri, ağızları taklit edilir. Bunlar arasında Arap, Acem, Kastamonulu, Kayserili, Kürt, Frenk, Laz, Yahudi, Ermeni vb. sayılabilir. Orta oyununda kadın rolünü oynayan kadın kılığına girmiş erkeğe Zenne denir. Kavuklu Hamdi ve Pişekâr Küçük İsmail Efendi, orta oyunun önemli ustaları sayılır.

 

Orta Oyunu Bölümleri

  1. Mukaddime (Giriş): Bu bölümde Pişekâr sahneye müzik eşliğinde çıkar ve oynanacak oyunu takdim eder. Sunuştan sonra bir kenara çekilir ve Kavuklu’nun sahneye çıkmasını bekler.
  2. Muhavere (Söyleşme): Kavuklu sahneye çıkar ve Pişekâr ile bir muhabbete başlarlar. Aslında bu konuşma, asıl oyuna bir hazırlıktır.
  3. Fasıl: Bu bölümde oyunun asıl oyunu oynanır. Diğer karakterler de bu bölümde oyuna dâhil olur. Pişekâr ile Kavuklu arasındaki atışmalara, diğer oyuncular da dâhil olur.
  4. Bitiş: Bu bölümde ana tipler olan Pişekâr ile Kavuklu konuşmalarını bir neticeye ulaştırır. Oynanan oyundan seyircilerin ders çıkarması amaçlanır. Her iki oyuncunun klasik olan sözleriyle oyun sonlandırılır.

 

3. MEDDAH

·       Geleneksel tiyatro içinde yer alan meddah, hikâyelerinde rol alan bütün kişileri, hikâyeyi anlatan kişidir.

·       Övmek, methetmek anlamına gelir.

·       Tek kişilik oynanan bir hikâye anlatma oyunudur.

·       Bu oyunda dekor yoktur.

·       Meddahın aksesuarını bir mendil bir değnek (pastav) oluşturur.

·       Doğaçlama olarak oynanır.

·       Sahnede olan oyuncu tek başında birçok karakteri ses taklitleriyle canlandırır.

·       Meddah, günlük olayları, destanları, masalları anlatır.


4. KÖY SEYİRLİK OYUNLARI
Tıpkı ortaoyunumuzda olduğu gibi bu oyunlar da genellikle köyün ortasında, köy meydanında oynanır. Seyirciler çepeçevre oyuncuları çevreler. Oyuncu- seyirci ayrılığı hem vardır hem yoktur. Oyuncuları oyuna seyirciler hep beraber hazırlar. Bir tas, bir şapka, bir baston, bir deve, bir sopa, bir tüfek olabilir. Sırası gelen oyuncu seyirci içinden çıkarak oyuna katılır, oyundaki görevi bittikten sonra yeniden seyircilerin arasına karışır. Köy seyirlik oyunlarında da orta oyununda ve meddahta olduğu gibi doğaçlamaya büyük önem verilir.

 

TANZİMAT TİYATROSU GENEL ÖZELLİKLERİ

·       Tiyatro ilk defa bu dönemde görülmeye başlanmıştır.

·       İlk modern tiyatro örneği Şinasi'nin Şair Evlenmesi'dir.• Tiyatroyu bir eğlence ve eğitim aracı olarak gören Tanzimat Dönemi yazarları, genel olarak tiyatro eserlerinde sade bir dil kullanmışlardır.

·       Okuma-yazma oranının düşük olduğu o dönemde bir eseri sahnede sergilemek, halka ulaşmada çok daha kısa ve etkili bir yol olarak düşünülmüştür.

·       Tanzimat Dönemi'nin ilk kuşak sanatçıları, tiyatroda estetik ve sanat kaygısı gütmemişler, halkı eğlendirerek eğitmeyi, sosyal konular üzerinde bir kamuoyu yaratmayı amaçlamışlar, sade bir dille de bu amaçlarını gerçekleştirmek istemişlerdir.

·       Tanzimat edebiyatının ikinci dönem tiyatro yazarları ise tiyatronun estetik ve edebî değer taşıyan bir tür olduğunu düşünerek, birinci dönemden farklı bir tiyatro anlayışı yaratmışlardır.

·       Batı kültür ve anlayışının toplumumuza yerleşmesi ve gelişmesinde, toplumsal yaşamımızın biçimlenmesinde Tanzimat Dönemi tiyatrocularının büyük katkısı olmuştur.

·        Tiyatro bir çeşit Türk toplumunu kökten sarsan Batı kültürünün sosyal ve siyasî hayatımızı yansıtan belge niteliği kazanmıştır.

·        Daha ağır ve sanatlı bir dil kullanmışlar, sahnelenmesi zor olan konuları işlemişler, "Okunmak için tiyatro" anlayışını getirmişlerdir.

CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE TİYATRO

·       Bu dönemde tiyatro ile ilgilenen sanatkâr sayısının çokluğu, konu yelpazesinin genişliği ve sahneleme imkânlarının fazlalığı bu türün zirve dönemini yaşamasını sağlamıştır.

·       Cumhuriyetin ilk yirmi yılında, kişisel ve toplumsal sorunlar birlikte ele alınmıştır.

·       Sonraki yıllarda “taklitçilikten öteye geçmeyen Batılılaşma, bu yüzden kişilerin bayağılaşması; değişen yaşam tarzının sonucunda yaşanan aile dramları; değer yargılarının bozulmasını, köy gerçekliği; gelenekler, köyden kente göçün oluşturduğu problemler; sermaye gücünün, toplumun çeşitli kurumlarını ve insanları olumsuz yönde değiştirmesi; toplumsal ve ekonomik adaletsizlikler, eğitim ve sorunları” konu olarak ele alınmıştır.


BU ÜNİTEYİ PDF OLARAK İNDİR





Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)