Kayıkçı Kul Mustafa'nın Hayatı, Edebi Kişiliği ve Şiirleri

admin
0
Kayıkçı Kul Mustafa'nın Hayatı, Edebi Kişiliği ve Şiirleri

    Kayıkçı Kul Mustafa'nın Hayatı, Edebi Kişiliği ve Şiirleri

     Hayatı:

     Halk Edebiyatı'nın Bektaşi koluna mensup bir ozanımız olan Kayıkçı Kul Mustafa Yeniçeri Ocağı'nda yetişmiştir. Yeniçeri şairleri arasında en tanınmış olanıdır. Şairin doğumuyla ölümü hakkında elimizde kesin bilgiler mevcut değildir.

     17. yüzyılın birinci yarısında üne kavuşan şair, deniz seferlerine katılmış Cezayir'den Bağdat'a dek çeşitli yerleri gezmiş buralarda savaşmış dolayısıyla birçok destan düzmüş ve ağıt yakmıştır. Şiirlerinde tarihi olaylardan bahsetmiştir.

     Kayıkçı Kul Mustafa, Divan şiirinin etkisinden oldukça uzak, halk zevkine ait doğal bir söyleyişe sahiptir. Şiirlerini büyük bir içtenlikle yazması ona büyük bir ün kazandırmıştır. Yiğitçe bir söyleyişe sahip olması nazım kusurlarını örtbas etmiştir. Lirik şiirleri ve asıl koçaklama tarzındaki şiirleriyle ön plana çıkar.

     Şiirlerinde daha çok 11'li hece ölçüsünü kullanır. "Genç Osman Destanı" en tanınmış şiiri olup ona büyük bir ün kazandırır. Bu şiir, epik tarzda olup Bağdat Seferi'nden sonra kaleme alınmıştır. Kayıkçı Kul Mustafa'ya büyük ün kazandıran Genç Osman Destanı da bu ölçüyle yazılmıştır.

 

        Edebi Kişiliği:

  • Dönemin önemli olayları üzerine şiirler söylemiş, devrin tarihi olayları ile ilgilenmiştir.
  • Kayıkçı Kul Mustafa Cezayir'den Bağdat'a kadar çeşitli beldeleri dolaşmış, savaşmış, savaşlara destanlar, yenilgilere, şehitlere ağıtlar düzmüş bir yeniçeridir.
  • XVII. yüzyılın ilk yarımında büyük bir üne kavuşan, o yüzyılın birçok âşıklarında etkileri görülen Kayıkçı Kul Mustafa, yeniçeri âşıklarından olduğu için şiirleri uzun zaman özellikle yeniçeriler arasında serhat boylarında (ülkenin en uç sınırlarında) okunmuştur.
  • İlk gençlik yıllarında Murad Reis'in levendi olarak Cezayir'de bulunduğu için, kendisine "Kayıkçı" denmiş; II. Osman'ın şehit edilişini (1622), IV. Murat'ın Bağdat kuşatmasını (1630), Halep Valisi Hasan Paşa'nın isyanını (1658), şiirlerinin, destanlarının konusu yapmıştır.
  • Bağdat kuşatmasında ölen Genç Osman adında bir yiğit üzerine söylediği destan (Genç Osman Destanı), şiirlerinin en ünlülerinden sayılır.
  • Kusurlu bir nazım tekniği kullanan şairin, tamamen halk zevkine bağlı, sade ve doğal söyleyişi, başlıca özelliğini oluşturur.
  • Kayıkçı Kul Mustafa, şiirlerinin yalınlığı ve içtenliğiyle geniş etki bırakmış, ozanları da bir ölçüde etki altına alabilmiştir.

 

Şiirleri:

GENÇ OSMAN DESTANI

İbtida yürüyüş oldu Bağdad'a

Sıçradı hendeği geçti Genç Osman

Vuruldu bayraktar, kaptı bayrağı

İrişti bedene dikti, Genç Osman

 

Kurşunlarım yağmur gibi yağarken

Tütünlerim gök yüzünde dönerken

Yıkılası Bağdad seni döğerken

Şehitlere serdâr oldu, Genç Osman

 

Eğerlensin kır atımın ikisin

Fethedeyim düşmanların hepisin

Sabah namazları Bağdad kapısın

Mevlâ izin verdi, açtı Genç Osman

 

Getirdin de Genç Osman'ı görelim

Şahbazımız var idüğün bilelim

Taht isterse tahtımızı verelim

Vezirleri posttan indi Genç Osman

 

Sultan Murat, Sultan Ahmed'in çırağı

Ah edince getirdi ırağı

Kudretten çatılı anın yüreği

Dal kılıç yazıldı, gitti Genç Osman

 

Karac'oğlan bunu böyle söyledi

Askerleri dağı taşı boyladı

Bir Bağdad'ı da gayet mehdeyledi

Bin yiğide bir baş oldu Genç Osman

 

Gitsin

Yücesi dumanlı boralı dağlar

İncitmen sunamı bel verin gitsin

Eyyamı şitada bahar erişsin

Eline bir deste gül verin gitsin

 

Uğratman sunamı kışa borana

Kader kısmet durulmadı çare ne

Eşinden ayrılıp giden ceylana

Düzelin a dağlar yol verin gitsin

 

Mustafa'm der cemaline doyulmaz

Seni görmeyince takatim gelmez

Dostum gurbet elde yolun bulunmaz

Bir takım kılavuz kul verin gitsin

 

Nem Kaldı

Seni terk eylesem kaşları keman

Vefası olmayan yarda ne kaldı

Cefalım yok mudur göğsünde iman

Divane eyledin arda nem kaldı

 

Ayrılasın bencileyin eşinden

Bir dem sevda gitmez olsun başından

Bu ayrılık kıldı beni işimden

Arayıp gezerim karda nem kaldı

 

Akar gözyaşlarım bir dem silinmez

Kapında kul oldum adım bilinmez

Ko serim sağolsun yar mı bulunmaz

Kadrimi bilmeyen varda nem kaldı

 

Kul Mustafa der ki severim candan

Gözlerim doludur kan ile nemden

Sevdiceğim farık olduysa benden

Çıkayım gideyim şurda nem kaldı


Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)