Karacaoğlan'ın Hayatı, Edebi Kişiliği ve Şiirleri

admin
0
Karacaoğlan

     Karacaoğlan'ın Hayatı, Edebi Kişiliği ve Şiirleri

     Hayatı:

     Asıl adı Hasan olan Karacaoğlan Çukurova'da doğmuştur. Çukurova ve Toroslar bölgesinde Varsak Türkmenleri içinde yetiştiği söylenir. 16. ve 17. yüzyılda yaşadığı sanılan Karacaoğlan, saz şiirinin en ünlü şairi kabul edilir.

     Karacaoğlan, aşk ve doğa denilince aklımıza gelen şairdir. Elinde sazı ile Anadolu'yu karış karış dolaşarak insan sevgisini, doğa güzelliklerini şiirlerinde işlemiştir. Aşk ve doğa, şiirlerinin asıl kurgusunu oluşturur.

     Şiirlerinde tasavvufi düşünce yer almayıp ayrıca din dışı, aşk, gurbet, ölüm, güzellik gibi konulara yer vermiştir. Karacaoğlan, bütün şiirlerini din dışı konularda yazmıştır. Özellikle doğup büyüdüğü göçebe topluluk ve bu topluluğun yaşantı, gelenek ve görenekleri onun şiirlerinin asıl kaynağını oluşturur.

 

        Edebi Kişiliği:

  • Dili sade ve duru bir Türkçedir. 
  • Şiirlerinde,  tasavvufa ve dini konulara yer vermemiştir.
  • Şiirlerini hece ölçüsü ile yazmıştır.
  • Etkileyici bir dil ve duygu evreni kurduğu şiirleriyle Türk halk şiiri geleneğinde çığır açmıştır.
  • Şiirlerindeki insana dönüklüğünün özünde belirgin olan tema, doğa ve aşktır.
  • Ayrılık, gurbet, sıla özlemi, ölüm diğer temalardır. 
  • Duygulanışlarını gerçekçi biçimde dile getirmiştir. Düşten çok gerçeğe yaslanmaktadır.
  • Yaşama sevincinin kaynağı güzele, sevgiliye ve doğaya olan tutkudur.
  • Güzelleri, yiğitleri övmüş, dert ortağı bildiği dağlara seslenmiştir.
  • Lirik söyleyişinin özünde, halkının duyuş ve düşünüş özellikleri görülür.
  • Karacaoğlan yaşadığı çağda yetişmiş başka saz şairlerinin tersine, dil ve ölçü bakımından Divan Edebiyatının etkisinden uzak kalmıştır.
  • Yöresel sözcükleri yoğun bir biçimde kullanmıştır. 
  • Deyimler ve benzetmelerle halk şiirinde kendine özgü bir şiir evreni kurmuştur.
  • Karacaoğlan, halk şiirinin geleneksel yarım uyak düzenini ve yer yer de redifi kullanmıştır.
  • Hece ölçüsünün 11’li (6+5) ve 8’li (4+4) kalıplarıyla yazmıştır.
  • Mecaz ve mazmunlara çokça başvurması, söyleyişini etkili kılan önemli ögelerdir.
  • Şiirsel söyleyişinin önemli bir özelliği de, halk şiiri türü olan mani söylemeye yakın oluşudur. *Koşmalar, semailer, varsağılar ve türküler şiirleri arasında önemli bir yer tutmaktadır.
  • Kendisinden sonra gelen tüm âşık edebiyatı şairlerini etkilemiştir.  

 

Şiirleri:

YÜRÜ BİRE YALAN DÜNYA

Yürü bire yalan dünya

Sana konan göçer bir gün

İnsan bir ekine misal

Seni eken biçer bir gün

 

Ağalar içmesi hoştur

O da züğürtlere güçtür

Can kafeste duran kuştur

Elbet uçar gider bir gün

 

Aşıklar der ki n’olacak

Bu dünya mamur olacak

Haleb’i Osmanlı alacak

Dağı taşa katar bir gün

 

Yerimi serin bucağa

Suyumu koyun ocağa

Kafamı alin kucağa

Garip anam ağlar bir gün

 

Yer yüzünde yeşil yaprak

Yer altında kefen yırtmak

Yastığımız kara toprak

O da bizi atar bir gün

 

Bindirirler cansız ata

İndirirler tuta tuta

Var dünyadan yol ahrete

Yelgin gider salın bir gün

 

Karac’oğlan der nasıma

Çok işler gelir başıma

Mezarımın baş taşına

Baykuş konar öter bir gün

 

ELİF

İncecikten bir kar yağar

Tozar Elif Elif diye

Deli gönül abdal olmuş

Gezer Elif Elif diye

 

Elif’in uğru nakışlı

Yavru balaban bakışlı

Yayla çiçeği kokuşlu

Kokar Elif Elif diye

 

Elif kaşlarını çatar

Gamzesi bağrıma batar

Ak elleri kalem tutar

Yazar Elif Elif diye

 

Evlerinin önü çardak

Elif’in elinde bardak

Sanki yeşil başlı ördek

Yüzer Elif Elif diye

 

Karac’oğlan eğmelerin

Gönül sevmez değmelerin

İliklenmiş düğmelerin

Çözer Elif Elif diye

 

ALA GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM

Ala gözlüm ben bu ilden gidersem

Zülfü perişanım kal melil melil

Kerem et aklından çıkarma beni

Ağla gözyaşını sil melil melil

 

Yeğin ey sevdiğim sen seni düzet

Karayi bağla da beyazı çöz at

Doldur ver badeyi bir daha uzat

Ayrılık şerbetin ver melil melil

 

Elvan çiçeklerden sokma başına

Kudret kalemini çekme kaşına

Beni unutursan doyma yaşına

Gez benim aşkımla yar melil melil

 

Karac’oğlan der ki ölüp ölünce

Ben de güzel sevdim kendi halimce

Varıp gurbet ele vasıl olunca

Dostlardan haberim al melil melil

 

VİRAN OLDUM MOR SÜMBÜLLÜ BAĞ İKEN

Şu yalan dünyaya geldim geleli

Tas tas içtim ağulari sağ iken

Kahpe felek vermez benim muradım

Viran oldum mor sümbüllü bağ iken

 

Aradılar bir tenhada buldular

Yaslandılar şıvgalarım kırdılar

Yaz bahar ayında bir od verdiler

Yandım gittim alkarlı dağ iken

 

Farımaz da deli gönlüm farımaz

Akar gözlerimin yaşı kurumaz

Şimden geri benim hükmüm yürümez

Azil oldum güzellere beğ iken

 

Karac’oğlan der ki bakın geline

Ömrümün yarısı gitti talana

Sual eylen bizden evvel gelene

Kim var imiş biz burada yoğ iken

 

NAZLI YÂRDAN GELDİ BANA BİR NAME

Nazlı yârdan geldi bana bir name

Eğer doğru ise kırdı belimi

Dediler ki yarini yad iller almış

Kadir Mevlam nasib eyle ölümü

 

Bülbüle söyleyin gülüne konsun

Beni yârdan eden Allah’tan bulsun

Sabreyle sevdiğim ilkbahar olsun

Terkedeyim vatanımı ilimi

 

Ak yâri gördükçe ağladım coştum

Al elinden dolu badeler içtim

Kötüler sandı ki ben yârdan geçtim

Ölmeyince çeker miyim elimi

 

Karac’oğlan derki konmadan göçmem

Her olur olmaza sırrımı açmam

Kötüler köprü olsa üstünden geçmem

Taşık suya uğradırım yolumu

 

DELİ GÖNÜL

Deli gonul gezer gezer gelirsin

Arı gibi her çicekten alırsın

Nerde güzel görsen orda kalırsın

Ben senin derdini çekemem gönül

 

Santur mu istersin saz mı istersin

Ördek mi istersin kaz mı istersin

Tomurcuk memeli kız mı istersin

Ben senin derdini çekemem gönül

 

Çıkıp yücelere bakmak istersin

Coşkun sular gibi akmak istersin

Her güzelle yatıp kalkmak istersin

Ben senin derdini çekemem gönül

 

Karac’oğlan der ki okuyam yazam

Keleş değilim ki kervanlar bozam

Giyinem kuşanam bir hosça gezem

Ben senin derdini çekemem gönül

 

GEL

Bağlandı yollarım, kaldım çaresiz

Gayri dünya bana aralandı gel

Derildi defterim artsız arasız

Üst üste dizildi sıralandı gel

 

Yâri görse idim haftada ayda

Sevip ayrılmaktan ne buldum fayda

Azrail göğsümde canım hay hayda

Ciğerimin başı yaralandı gel

 

Karac’oğlan der ki başa yazıldı

Gözüm yaşı ceyhun oldu süzüldü

Kefenim biçildi, kabrim kazıldı

Mezarımın üstü karalandı gel

 

ALA GÖZLERİNİ SEVDİĞİM DİLBER

Ala gözlerini sevdiğim dilber

Göster cemalini görmeye geldim

Şeftalini derde derman dediler

Gerçek mi sevdiğim sormaya geldim

 

Gündüz hayallerim gece düşlerim

 

Uyandıkça ağlamaya başlarım

Sevdiğim üstünde uçan kuşların

Tutup kanatların kırmaya geldim

 

Senin aşkların gülmez dediler

Ağlayıp yaşını silmez dediler

Seni bir kez saran ölmez dediler

Gerçek mi efendim sormaya geldim

 

Senin işin yiyip içmek dediler

Yaren ile konup göçmek dediler

Göğsün cennet koynun uçmak dediler

Hak nasip ederse görmeye geldim

 

Mail oldum senin ince beline

Canım kurban olsun tatlı diline

Aşık olup senin hüsnün bağına

Kırmızı güllerin dermeye geldim

 

Karac’oğlan der ki işin doğrusu

Gokte melek yerde huma yavrusu

Söyleyim ben sana sözün doğrusu

Soyunup koynuna girmeye geldim

 

YEŞİL BAŞLI GÖVEL ÖRDEK

Yeşil başlı gövel ördek

Uçar gider göle karşı

Eğricesin tel tel etmiş

Döker gider yâre karşı

 

Telli turnam sökün gelir

İnci mercan yükün gelir

Elvan elvan kokun gelir

Yâr oturmuş yele karşı

 

Şahinim var bazlarım var

Tel alışkın sazlarım var

Yâre gizli sözlerim var

Diyemiyom ele karşı

 

Hani Karac’oğlan hani

Veren alır tatlı canı

Yakışmazsa öldür beni

Yeşil bağla ala karşı

 

ŞU YALAN DÜNYAYA GELDİM GELELİ

Şu yalan dünyaya geldim geleli

Tas tas içtim ağuları, sağ iken

Kahbe felek vermez benim muradım

Viran oldum, mor sünbüllü bağ iken

 

Aradılar, bir tenhada buldular

Yaslandılar, şıvgalarım kırdılar

Yaz bahar ayında bir od verdiler

Yandım gittim, ala karlı dağ iken

 

Farımaz da deli gönlüm farımaz

Akar gözlerimin yaşı kurumaz

Şimden geri benim hükmüm yürümez

Azil oldum, güzellere bey iken

 

Karac’oğlan der ki, bakın geline

Ömrümün yarısı gitti talana

Sual eylen bizden evvel gelene

Kim var imiş, biz burada yoğ iken


Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)