
Karacaoğlan'ın Hayatı, Edebi Kişiliği ve Şiirleri
Hayatı:
Asıl adı Hasan olan Karacaoğlan Çukurova'da doğmuştur.
Çukurova ve Toroslar bölgesinde Varsak Türkmenleri içinde yetiştiği söylenir.
16. ve 17. yüzyılda yaşadığı sanılan Karacaoğlan, saz şiirinin en ünlü şairi
kabul edilir.
Karacaoğlan, aşk ve doğa denilince aklımıza gelen
şairdir. Elinde sazı ile Anadolu'yu karış karış dolaşarak insan sevgisini, doğa
güzelliklerini şiirlerinde işlemiştir. Aşk ve doğa, şiirlerinin asıl kurgusunu
oluşturur.
Şiirlerinde tasavvufi düşünce yer almayıp ayrıca din
dışı, aşk, gurbet, ölüm, güzellik gibi konulara yer vermiştir. Karacaoğlan,
bütün şiirlerini din dışı konularda yazmıştır. Özellikle doğup büyüdüğü göçebe
topluluk ve bu topluluğun yaşantı, gelenek ve görenekleri onun şiirlerinin asıl
kaynağını oluşturur.
Edebi Kişiliği:
- Dili sade ve duru bir Türkçedir.
- Şiirlerinde, tasavvufa ve dini konulara yer vermemiştir.
- Şiirlerini hece ölçüsü ile yazmıştır.
- Etkileyici bir dil ve duygu evreni kurduğu şiirleriyle Türk halk şiiri geleneğinde çığır açmıştır.
- Şiirlerindeki insana dönüklüğünün özünde belirgin olan tema, doğa ve aşktır.
- Ayrılık, gurbet, sıla özlemi, ölüm diğer temalardır.
- Duygulanışlarını gerçekçi biçimde dile getirmiştir. Düşten çok gerçeğe yaslanmaktadır.
- Yaşama sevincinin kaynağı güzele, sevgiliye ve doğaya olan tutkudur.
- Güzelleri, yiğitleri övmüş, dert ortağı bildiği dağlara seslenmiştir.
- Lirik söyleyişinin özünde, halkının duyuş ve düşünüş özellikleri görülür.
- Karacaoğlan yaşadığı çağda yetişmiş başka saz şairlerinin tersine, dil ve ölçü bakımından Divan Edebiyatının etkisinden uzak kalmıştır.
- Yöresel sözcükleri yoğun bir biçimde kullanmıştır.
- Deyimler ve benzetmelerle halk şiirinde kendine özgü bir şiir evreni kurmuştur.
- Karacaoğlan, halk şiirinin geleneksel yarım uyak düzenini ve yer yer de redifi kullanmıştır.
- Hece ölçüsünün 11’li (6+5) ve 8’li (4+4) kalıplarıyla yazmıştır.
- Mecaz ve mazmunlara çokça başvurması, söyleyişini etkili kılan önemli ögelerdir.
- Şiirsel söyleyişinin önemli bir özelliği de, halk şiiri türü olan mani söylemeye yakın oluşudur. *Koşmalar, semailer, varsağılar ve türküler şiirleri arasında önemli bir yer tutmaktadır.
- Kendisinden sonra gelen tüm âşık edebiyatı şairlerini etkilemiştir.
Şiirleri:
YÜRÜ BİRE YALAN DÜNYA
Yürü bire yalan dünya
Sana konan göçer bir gün
İnsan bir ekine misal
Seni eken biçer bir gün
Ağalar içmesi hoştur
O da züğürtlere güçtür
Can kafeste duran kuştur
Elbet uçar gider bir gün
Aşıklar der ki n’olacak
Bu dünya mamur olacak
Haleb’i Osmanlı alacak
Dağı taşa katar bir gün
Yerimi serin bucağa
Suyumu koyun ocağa
Kafamı alin kucağa
Garip anam ağlar bir gün
Yer yüzünde yeşil yaprak
Yer altında kefen yırtmak
Yastığımız kara toprak
O da bizi atar bir gün
Bindirirler cansız ata
İndirirler tuta tuta
Var dünyadan yol ahrete
Yelgin gider salın bir gün
Karac’oğlan der nasıma
Çok işler gelir başıma
Mezarımın baş taşına
Baykuş konar öter bir gün
ELİF
İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif diye
Elif’in uğru nakışlı
Yavru balaban bakışlı
Yayla çiçeği kokuşlu
Kokar Elif Elif diye
Elif kaşlarını çatar
Gamzesi bağrıma batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar Elif Elif diye
Evlerinin önü çardak
Elif’in elinde bardak
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer Elif Elif diye
Karac’oğlan eğmelerin
Gönül sevmez değmelerin
İliklenmiş düğmelerin
Çözer Elif Elif diye
ALA GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM
Ala gözlüm ben bu ilden gidersem
Zülfü perişanım kal melil melil
Kerem et aklından çıkarma beni
Ağla gözyaşını sil melil melil
Yeğin ey sevdiğim sen seni düzet
Karayi bağla da beyazı çöz at
Doldur ver badeyi bir daha uzat
Ayrılık şerbetin ver melil melil
Elvan çiçeklerden sokma başına
Kudret kalemini çekme kaşına
Beni unutursan doyma yaşına
Gez benim aşkımla yar melil melil
Karac’oğlan der ki ölüp ölünce
Ben de güzel sevdim kendi halimce
Varıp gurbet ele vasıl olunca
Dostlardan haberim al melil melil
VİRAN OLDUM MOR SÜMBÜLLÜ BAĞ İKEN
Şu yalan dünyaya geldim geleli
Tas tas içtim ağulari sağ iken
Kahpe felek vermez benim muradım
Viran oldum mor sümbüllü bağ iken
Aradılar bir tenhada buldular
Yaslandılar şıvgalarım kırdılar
Yaz bahar ayında bir od verdiler
Yandım gittim alkarlı dağ iken
Farımaz da deli gönlüm farımaz
Akar gözlerimin yaşı kurumaz
Şimden geri benim hükmüm yürümez
Azil oldum güzellere beğ iken
Karac’oğlan der ki bakın geline
Ömrümün yarısı gitti talana
Sual eylen bizden evvel gelene
Kim var imiş biz burada yoğ iken
NAZLI YÂRDAN GELDİ BANA BİR NAME
Nazlı yârdan geldi bana bir name
Eğer doğru ise kırdı belimi
Dediler ki yarini yad iller almış
Kadir Mevlam nasib eyle ölümü
Bülbüle söyleyin gülüne konsun
Beni yârdan eden Allah’tan bulsun
Sabreyle sevdiğim ilkbahar olsun
Terkedeyim vatanımı ilimi
Ak yâri gördükçe ağladım coştum
Al elinden dolu badeler içtim
Kötüler sandı ki ben yârdan geçtim
Ölmeyince çeker miyim elimi
Karac’oğlan derki konmadan göçmem
Her olur olmaza sırrımı açmam
Kötüler köprü olsa üstünden geçmem
Taşık suya uğradırım yolumu
DELİ GÖNÜL
Deli gonul gezer gezer gelirsin
Arı gibi her çicekten alırsın
Nerde güzel görsen orda kalırsın
Ben senin derdini çekemem gönül
Santur mu istersin saz mı istersin
Ördek mi istersin kaz mı istersin
Tomurcuk memeli kız mı istersin
Ben senin derdini çekemem gönül
Çıkıp yücelere bakmak istersin
Coşkun sular gibi akmak istersin
Her güzelle yatıp kalkmak istersin
Ben senin derdini çekemem gönül
Karac’oğlan der ki okuyam yazam
Keleş değilim ki kervanlar bozam
Giyinem kuşanam bir hosça gezem
Ben senin derdini çekemem gönül
GEL
Bağlandı yollarım, kaldım çaresiz
Gayri dünya bana aralandı gel
Derildi defterim artsız arasız
Üst üste dizildi sıralandı gel
Yâri görse idim haftada ayda
Sevip ayrılmaktan ne buldum fayda
Azrail göğsümde canım hay hayda
Ciğerimin başı yaralandı gel
Karac’oğlan der ki başa yazıldı
Gözüm yaşı ceyhun oldu süzüldü
Kefenim biçildi, kabrim kazıldı
Mezarımın üstü karalandı gel
ALA GÖZLERİNİ SEVDİĞİM DİLBER
Ala gözlerini sevdiğim dilber
Göster cemalini görmeye geldim
Şeftalini derde derman dediler
Gerçek mi sevdiğim sormaya geldim
Gündüz hayallerim gece düşlerim
Uyandıkça ağlamaya başlarım
Sevdiğim üstünde uçan kuşların
Tutup kanatların kırmaya geldim
Senin aşkların gülmez dediler
Ağlayıp yaşını silmez dediler
Seni bir kez saran ölmez dediler
Gerçek mi efendim sormaya geldim
Senin işin yiyip içmek dediler
Yaren ile konup göçmek dediler
Göğsün cennet koynun uçmak dediler
Hak nasip ederse görmeye geldim
Mail oldum senin ince beline
Canım kurban olsun tatlı diline
Aşık olup senin hüsnün bağına
Kırmızı güllerin dermeye geldim
Karac’oğlan der ki işin doğrusu
Gokte melek yerde huma yavrusu
Söyleyim ben sana sözün doğrusu
Soyunup koynuna girmeye geldim
YEŞİL BAŞLI GÖVEL ÖRDEK
Yeşil başlı gövel ördek
Uçar gider göle karşı
Eğricesin tel tel etmiş
Döker gider yâre karşı
Telli turnam sökün gelir
İnci mercan yükün gelir
Elvan elvan kokun gelir
Yâr oturmuş yele karşı
Şahinim var bazlarım var
Tel alışkın sazlarım var
Yâre gizli sözlerim var
Diyemiyom ele karşı
Hani Karac’oğlan hani
Veren alır tatlı canı
Yakışmazsa öldür beni
Yeşil bağla ala karşı
ŞU YALAN DÜNYAYA GELDİM GELELİ
Şu yalan dünyaya geldim geleli
Tas tas içtim ağuları, sağ iken
Kahbe felek vermez benim muradım
Viran oldum, mor sünbüllü bağ iken
Aradılar, bir tenhada buldular
Yaslandılar, şıvgalarım kırdılar
Yaz bahar ayında bir od verdiler
Yandım gittim, ala karlı dağ iken
Farımaz da deli gönlüm farımaz
Akar gözlerimin yaşı kurumaz
Şimden geri benim hükmüm yürümez
Azil oldum, güzellere bey iken
Karac’oğlan der ki, bakın geline
Ömrümün yarısı gitti talana
Sual eylen bizden evvel gelene
Kim var imiş, biz burada yoğ iken