Gevheri'nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Şiirleri

admin
0

Gevheri'nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Şiirleri

     Gevheri'nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Şiirleri

     Hayatı:

     17. yüzyıl ortalarında doğduğu, Kırımlı olduğu sanılmaktadır. Bir ara Rumeli serhadlerinde bulunduğu. İstanbul’da Mehmet Bahri Paşa’nın divan kâtipliğini yaptığı da bilinmektedir. Çağdaşı Âşık Ömer gibi adı yalnız saz şairleri arasında değil, 19. yüzyıl sonlarına kadar klasik edebiyat çevrelerinde de sık sık anılmış, okunmuş olan Gevheri, hece ile koşmalar, türküler, türkmaniler, aruzla divan ve müstezatlar yazmıştır. Gevherî’nin kişiliğini halk şiirlerinde aramak gerekir. Koşma ve türkülerinde de yer yer yabancı kelime ve tamlamalar, divan mazmunları kullanması, onun samimi duyuşlarının yine de güzel ve yerli biçim ve ifadelerle verilmesine engel olamamıştır. 1737 yılında vefat etmiştir.

 

        Edebi Kişiliği:

  • Şiirlerinde divan edebiyatının etkisi vardır.
  • Üst zümre şairlerinin dil, üslûp ve mazmunlarına heveslenerek o yolda pek çok şiir yazmıştır.
  • Adını, yüksek çevrelere duyurmuş ve bazı manzumeleri tezkirelere de geçmiştir.
  • Yer yer aruz ölçüsünü de kullanılmıştır. 
  • Şiirlerinde yabancı kelimelere ve divan edebiyatı mazmunlarına yer vermiştir. 
  • Çağdaşı Âşık Ömer gibi adı yalnız saz şairleri arasında değil, 19. yüzyıl sonlarına kadar klasik edebiyat çevrelerinde de sık sık anılmıştır.
  • Gevheri, hece ile koşmalar, türküler, türkmaniler; aruzla divan ve müstezatlar yazmıştır.
  • Koşma ve türkülerinde de yer yer yabancı kelime ve tamlamalar, divan mazmunları kullanması, onun samimi duyuşlarının yine de güzel ve yerli biçim ve ifadelerle verilmesine engel olamamıştır.
  • Gevheri şüphesiz, asıl gücünü, heceyle söylediği şiirlerde göstermektedir.
  • Gevheri"nin, divan tarzı şiirlerinde Fuzûli etkisi kesindir; hece şiirlerinde ise 17. yüzyıl başlarında yaşamış olan Kuloğlu'nun izleri görülmektedir.
  • Şiirlerinde aşk, tabiat, sevgili ve ayrılık gibi konuları işlemiş, sosyal olaylarla ilgilenmemiştir.
  • Musikî makamlarından olan Gevherî makamı, onun musikîyle ilgilenen bir âşık olduğunu düşüncesini doğurmuştur.

 

Şiirleri:

NE KAÇARSIN BENDEN EY YÜZÜ MÂHIM

Ne kaçarsın benden ey yüzü mâhım

Seni seven var mı benden ziyâde

Rûz u şeb durmayıp alırsın âhım

Âşıkım ağlatma bundan ziyâde

 

Gece gündüz bir visâle ermedim

Bülbül olup gonce gülün dermedim

Bu cefâlar nedir ben de bilmedim

Var mı ki bir zâlim senden ziyâde

 

Söyle murâdını ben de bileyim

İnsaf eyle çok ağlattın güleyim

Kabul eyle sözüm kurban olayım

Haddim yoktur sana bundan ziyâde

 

Hercâisin gonce gülüm kokulmaz

Geçer gider hatırcığım sorulmaz

Der Gevherî mâh yüzüne bakılmaz

Yakar hüsnün beni nârdan ziyâde

Gevheri

 

BUGÜN BEN BİR BAĞA GİRDİM

Bugün ben bir bağa girdim

Ne bağ duydu ne bağbancı

Gülün, şeftalisin derdim

Ne bağ duydu ne bağbancı

 

Bağın duvarından aştım

Kırmızı gülüne koştum

Öptüm sardım helallaştım

Ne bağ duydu ne bağbancı

 

Bağın kapışını açtım

Sanasın cennete düştüm

Doldurdum badesin içtim

Ne bağ duydu ne bağbancı

 

Seherin tan yeri attı

Bülbül elvan elvan öttü

Gevheri yükünü tuttu

Ne bağ duydu ne bağbancı

Gevheri

 

BUGÜN BEN BİR GÜZEL GÖRDÜM

Bugün ben bir güzel gördüm

Hilal kaşı keman olmuş

Dili bülbül saçı sümbül

Yanağı erguvan olmuş

 

Dedim dilber ne ağlarsın

Sabah akşam ne inlersin

Âşık gibi ne söylersin

Gözün yaşı revan olmuş

 

Gonca gülün açılmakta

Hal-i hindu saçılmakta

Hep dilberler kocalmakta

Senin vasfın civan olmuş

 

Gevherî'yim sözüm haktır

Methedecek yerin çoktur

Dilberlerde vefa yoktur

Bildim ahiri kan olmuş

Gevheri

 

BÜLBÜL NE YATARSIN YAZ BAHAR OLDU

Bülbül ne yatarsın yaz bahar oldu

Çağrışup ötmenin zamanı geldi

Serviler yeşerdi çiçekler doldu

Cana can katmanın zamanı geldi

 

Benim yârim yanakları allıdır

Ak elleri deste deste güllüdür

Dertli olan bakışından bellidir

Her derdi atmanın zamanı geldi

 

Firkatle ağlayup şevkle gülünce

Gözümden dökülen yaşı silince

Bir dilberin elin ele alınca

Yaylaya çıkmanın zamanı geldi

 

Âşık Gevheri de gider dostuna

Gidi rakiplerin bize kastı ne

Evvelbahar çayır çemen üstüne

Sarılıp yatmanın zamanı geldi

Gevheri

 

 GARİP TURNA BİZİ SENDEN SORANA

Garip turna bizi senden sorana

Şimdi bir yavruya kuldur diyesin

Aşkın zincirini takmış boynuna

Devr içinde Mecnun oldur diyesin

 

Gece gündüz ağlar hiç bir dem gülmez

Unutmuş eşini dostunu bilmez

Sevmiş bir güzeli artık vaz gelmez

Âşık olmak müşkül haldir diyesin

 

Terk eylemiş eşi ile dostunu

Abdal olmuş eğne almış postunu

Gelen geçen çiğner oldu üstünü

Ayaklar altında yoldur diyesin

 

A zalim engeller yolumu bağlar

Yarimin hasreti ciğerim dağlar

Ab-ı revan olmuş durmayıp çağlar

Şol akan yaşları seldir diyesin

 

Gevheri der bilmem ben ne olduğum

Gurbet illerinde durup kaldığım

Aceplemem beyim şimdi solduğum

Bülbülün mekânı güldür diyesin

Gevheri


Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)