Mevlana Celaleddin Rumî'nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

admin
0
Mevlana Celaleddin Rumî'nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

    Mevlana Celaleddin Rumî'nin Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

     Hayatı:

     Mevlana Celaleddin Rumî, düşünce adamı ve mutasavvıf kimliğiyle öne çıkmıştır. 30 Eylül 1207'de Horasan'ın İslam kültür merkezi durumundaki şehirlerinden olan Belh bölgesinin Afganistan sınırları içerisinde kalan Vahş kasabasında dünyaya gelir. Babası "âlimlerin sultanı" unvanıyla bilinen Bahaeddin Veled; annesi Mümine Hatun'dur.

     Mevlânâ, babasının ölümünden bir yıl sonra 1232'de Alaeddin Keykubat'ın davetiyle Konya'ya gelir. 1244'te Şems-i Tibrizî ile karşılaşıp ondan istifade eder. Şems'te Allah'ın nurunu görür. Bu tanışma sonrasında Mevlânâ, bir gönül adamı olur. Şems'in ölmesi nedeniyle bu beraberlikleri biter. Mevlânâ bundan sonra uzun süre inzivaya çekilir.

     Mevlânâ, 17 Aralık 1273'te hakkın rahmetine kavuşur. Mezar yeri günümüzde müze olarak da kullanılan o dönemin Selçuklu Sarayı'nın gül bahçesi seçilir. Ölünce hiç kimsenin onun ardından üzülmemesini ve ağlamamasını ister. Mevlânâ'nın ölüm gününe düğün günü anlamına gelen "Şeb-i Arûs" denir. O öldüğü zaman sevdiği kişiye kavuşacağı için bu güne bu isim verilir.

 

         Edebi Kişiliği:

  • Türk ve dünya edebiyatının önde gelen sanatçılarındandır.
  • Tasavvuf düşüncesini halk zevkine uygun olarak hikâyeler yardımıyla anlatmaya çalışmıştır.
  • Arapça, Farsça ve Rumca da bilen sanatçı, bu dillerle de şiirler söylemiş, devrin edebiyat dili Farsça olduğundan şiirlerini Farsça yazmıştır.
  • Tasavvuf düşüncesini ilahî aşkla birleştirip şiir sanatıyla ölümsüz hâle getirmiştir.
  • Şiiri, musiki ve sema sanatıyla birleştirmiştir.
  • Din, dil, ırk ve mezhep farkı gözetmeksizin bütün insanlığa seslenmiş, insanı insan olduğu için sevmiştir.
  • İnsan sevgisi, ilahî aşk eksenindeki dinî konuları kendine özgü bir anlayışla işlemiştir.
  • Şiirlerinde her şey konu olmuşsa da "tasavvuf" şiirlerinin ana noktasını oluşturur. "Vahdet-i vücûd" ve "aşk" konuları eserlerinde geniş bir şekilde ele alınır.
  • En önemli iki eseri kuşkusuz "Mesnevî" ve "Divan-ı Kebîr"dir.

 

         Eserleri:

  • Mesnevi: Mevlana’nın Çelebi Hüsameddin’in isteği üzerine Farsça yazdığı mesnevisidir. Eser, mesnevi nazım şekliyle yazılmıştır. Eserde dinî-tasavvufî öğütler ve kıssadan hikâyeler yer alır. Çok büyük bir içeriği olan Mesnevi; 6 cilt ve yaklaşık 24.000 beyitten oluşur. Farsça olarak kaleme alınan eserde, aruz vezninin "fâilâtün fâilâtün fâilün" kalıbı kullanılır.


  • Divan-ı Kebir: Kaside, gazel, müstezat ve rubailerden oluşur. Kısacası Mevlânâ'nın çeşitli konularda söylediği şiirlerinin tamamı bu divanda yer alır. İlahi aşk, sabır, hoşgörü, iyilik etmenin önemi, yardımseverlik bu eserde ön plana çıkan konulardır. Dili Farsça olan eserde az sayıda da olsa Arapça, Türkçe ve Rumca yazılmış şiirler de yer almaktadır. Divanındaki şiirler, ölçü ve kafiye esas alınarak düzenlenmiştir. Divan-ı Kebîr'de yer alan beyit sayısı 40.000'i aşmaktadır.


  • Mektubat: İçerisinde dönemin tanınmış şahsiyetlerine nasihatler ve kendisine yöneltilen soruların yanıtları olan mektuplar yer alır. Başta Selçuklu hükümdarlarına ve devrin ileri gelenlerine öğüt vermek, kendisine sorulan dinî ve ilmî konularda açıklayıcı bilgiler vermek için yazdığı 147 adet mektuptur.


  • Fihi Mafih: Eserde, dinî-tasavvufî sohbetler yer alır. Mevlânâ'nın çeşitli meclislerde yaptığı sohbetlerin oğlu Sultan Veled tarafından toplanması neticesinde ortaya çıkmış bir eserdir. Eser, 61 bölümden oluşmaktadır. Siyasi bazı olaylardan bahsedilmesi nedeniyle tarihi bir kaynak olarak da kabul edilir. Eserde, cennet, cehennem, mürşid, mürid, dünya, ahiret, aşk, semâ konuları yoğun olarak işlenir.


  • Meclis-i Seba: "Yedi Meclis" anlamına gelen eser, Mevlânâ'nın farklı zamanlarda verdiği vaazlarını barındırır. Mevlânâ'nın yedi vaazının yakın çevresi tarafından kaydedilip bir araya getirilmesiyle ortaya çıkan eseridir.



Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)