Divan Edebiyatı Nazım Biçimleri - Beyitler

admin
0
Divan Edebiyatı Nazım Biçimleri

     Divan Edebiyatı Nazım Biçimleri - Beyitler

     1. Beyitler ile Kurulan Nazım Biçimleri

     a. Gazel

     Divan Edebiyatı'nın en çok kullanılan nazım biçimi olan gazel sözlükte, "kadınlarla âşıkane sohbet etmek" anlamına gelir. Kaynağı Arap edebiyatıdır. Gazel, önceleri Arap edebiyatında kasidenin tegazzül adı verilen bir bölümü iken sonrasında ayrı bir nazım şekli haline gelmiştir.

     Gazel, Arap edebiyatından İran edebiyatına oradan da Türk edebiyatına geçmiştir. İran edebiyatının en ünlü gazel şairi şüphesiz ki Şirazlı Hâfız'dır. Anadolu Selçukluları döneminde Türk edebiyatına geçen gazelin edebiyatımızdaki ilk temsilcisi de Hoca Dehhanî'dir.

     Fuzuli, Baki, Nedim, Şeyh Galip ve Taşlıcalı Yahya Bey gazel türünün Divan Edebiyatı'ndaki en tanınmış şairleridir.

 

        Gazel Nazım Şeklinin Özellikleri:

  • Gazelin nazım birimi beyittir.
  • Gazellerde lirizm esastır.
  • Genellikle sevgi, aşk, içki, kadın güzellikleri konuları işlenir. Felsefi ve öğretici konuları işleyen gazeller de vardır. Aşk ve kadın en çok işlenen konulardır. Kadın konusunu işleyen gazellerde sevgiliden sürekli olarak bir yakınma söz konusudur. Sevgiliden sürekli merhamet dilenir fakat şairler bir türlü bu isteklerine ulaşmaz. Sevgili, merhametsiz ve zalimliğiyle ön plana çıkar.
  • Aşkı anlatan gazeller "âşıkane"; insan aşkını dile getiren gazeller "şuhane"; yaşamdan zevk almak için yazılan gazeller "rindane" öğreticilik yönü ön planda olan gazeller de "hâkimane" gazel olarak adlandırılır. Fuzuli'nin gazellerini "âşıkane"; Baki'nin "rindane"; Nâbî'nin gazellerini de "hâkimane" gazele örnek gösterebiliriz.
  • Gazeller, konuları bakımından halk edebiyatındaki koşmaya benzer.
  • Gazellerin isimlendirilmeleri rediflerine veya ilk mısralarına göre yapılır.
  • Gazelin beyitleri arasında konu birliği yoktur. Her beyit farklı bir konuyu işler.
  • Gazel, en az 5 en çok 15 beyitten daha çok 5 ile 9 beyit arasında oluşur. Daha fazla beyitten oluşan gazeller de vardır. Bunlara da "mutavvel gazel" denir.
  • Gazeller aruzun her kalıbıyla yazılabilir.
  • Gazeller, canlı ve akıcı bir üslupla kaleme alınmışlardır.
  • Uyak düzeni: "aa/ba/ca/da…" şeklindedir. Birinci beyit kendi içerisinde uyaklıdır. Sonraki dizelerde ilk dize serbest; ikinci dize birinci beyit ile uyaklıdır.
  • Gazelin ilk beytine doğma anlamına gelen "matla"; son beytine de kesme anlamına gelen "makta" adı verilir.  Matla yani ilk beyitten sonra gelen beyte "hüsn-i matla", maktadan önceki beyte de "hüsn-i makta" adı verilir.
  • Gazelin en güzel beytine "beytü'l gazel" ya da "şah beyit" adı verilir. Bu beytin yeri veya sırası önemli değildir.
  • Gazelin bütün beyitlerinde aynı konu işlenmişse buna "yek-ahenk" gazel denir. Bu gazeller hem kafiye ve vezin bakımından hem de anlam bakımından bir bütünlük gösterir.
  • Bütün beyitler aynı söyleyiş özelliğine sahipse buna "yekavaz" gazel denir.
  • Dize ortalarında iç uyak bulunan gazellere "musammat gazel" denir.
  • İki şairin birlikte ya da beyit beyit söyledikleri gazeller "müşterek gazel" olarak adlandırılır.
  • Arapça, Farsça, Türkçe karışık söylenmiş gazellere "mülemma gazel" denir.
  • Sonu getirilmemiş veya beyit sayısı beşin altında olan gazeller de "natamam gazel" olarak adlandırılır.
  • Bir şairin aynı vezin ve kafiyeyle gazeline başka gazel yazmaya "tanzir" denir. Nazire ters anlamda yazılmışsa buna "nakize" gazel denir.
  • Gazeller eskiden bestelenerek okunmuştur. Bazı gazeller özellikle bestelenmek için yazılmıştır. Bu gazelleri belli bir makamla okuyan kişilere "gazelhan" adı verilmiştir.
  • Şair, son iki beyitin birisinde takma adını (mahlasını) kullanır. Bu beyit, "mahlas beyti", "taç beyit" ya da "tahallüs" olarak adlandırılır.
  • Mahlas beytinden sonra birkaç beyit eklenerek birinin övüldüğü gazellere "müzeyyel gazel" denir.

 

Örnek Gazeller:

GAZEL

Benî candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı

Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı

 

Kamû bîmârınâ cânan devâ-yî derd eder ihsan

Niçin kılmaz manâ derman menî bîmâr sanmaz mı

 

Şeb-î hicran yanar cânım töker kan çeşm-i giryânım

Uyârır halkı efgaanım karâ bahtım uyanmaz mı

 

Gül’î ruhsârına karşû gözümden kanlu âkar sû

Habîbım fasl-ı güldür bû akar sûlar bulanmaz mı

 

Gamım pinhan dutardım ben dedîler yâre kıl rûşen

Desem ol bî vefâ bilmen inânır mı inanmaz mı

 

Değildim ben sanâ mâil sen etdin aklımı zâil

Bana ta’n eyleyen gaafil senî görgeç utanmaz mı

 

Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır

Sorun kim bû ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı

Fuzuli

 

GAZEL

Aceb bu derdümün dermânı yok mu

Yâ bu sabr itmegün oranı yok mu

 

Yanaram mumlayın başdan ayağa

Nedür bu yanmağun payanı yok mu

 

Güler düşmen benüm ağladuğuma

Aceb şol kâfirün imânı yok mu

 

Delüpdür cigerümi gamzen oku

Ara yürekde gör peykânı yok mu

 

Su gibi kanumu toprağa kardun

Ne sanursın garîbin kanı yok mu

 

Cemâl-i hüsnüne mağrur olursın

Kemâl-i hüsnünün noksânı yok mu

 

Begüm Dehhâni’ye ölmezden öndin

Tapuna irmegün imkânı yok mu

Dehhani

 

     b. Müstezat

     Arapça "ziyade" sözcüğünden türemiş olan "müstezat" sözcüğü "artmış çoğalmış ziyadeleşmiş" anlamlarına gelmektedir. Türk edebiyatına Arap edebiyatından geçmiştir. Müstezat, gazelin özel bir biçimi olup uzun ve kısa dizelerden oluşur. Kısacası gazelin her dizesine kısa bir dize eklenerek ortaya çıkan nazım şekline müstezat denir.

 

         Müstezat Nazım Şeklinin Özellikleri:

  • Müstezat, gazelden türemiş bir nazım şeklidir. Az da olsa rübai, kıt'a ve kasideden türetilmiş olanları da vardır.
  • Uzun mısralara eklenen kısa dizelere "ziyade" denir.
  • Kısa dize ile amaçlanan hoş, güzel, etkili bir ahenk oluşturmaktır. Kısa dizeler okunsa da okunmasa da beytin anlamı bir bütünlük oluşturur.
  • Kısa mısra uzun mısranın bir nevi anlatımını tamamlar.
  • Müstezat nazım biçiminde matla beyti bulunmaz.
  • Gazelde işlenen aşk, şarap, güzellik, aşkın ıstırabı gibi konular burada da işlenir.
  • Çoğunlukla divanların gazelleri ve kasideleri arasında yer alır.
  • Aruzun özel bir kalıbıyla oluşturulur. Uzun dizenin ölçüsü mef'ûlü mefâ'îlü mefâ'îlü fa'ûlün şeklinde; ziyade dizenin ölçüsü de ana kalıbın ilk ve son parçalarından oluşan mef’ûlü fa'ûlün şeklindedir.
  • Müstezatlarda makta beyti bulunmaz.
  • Müstezat türünün ilk örneklerini Nesimi vermiştir. Şeyhi, Nevai, Necati, Nedim, Şeyh Galip müstezat türünde eser veren diğer önemli şahsiyetler arasında yer alır.
  • Uyak düzeni "aa /ba /ca /da…"  biçimindedir. Uyak düzeni genellikle gazel gibidir.

 

Örnek Müstezat:

Bülbül yetişir bağrımı hûn etti figanın

Zabt eyle dehânın

Hançer gibi deldi yüreğimin tfğ-i zebanın

Te’sir-i lisânın

Ah eylemeğe başladı âyâ bu ne halet

Nolsun bu hararet

Bilmem yine bir derd mi var bülbül-i canın

Ol mürg-ü nihânın

Âh etse nola bülbül-i dil meşhedim üzre

Tâ mahşer olunca

Çok çekti gam-ı harını gülzâr-ı cihanın

Bu bâğ-ı fenanın

İzzet ne şeker çiğnedi tût? gibi bilmem

Açmış yeni bir söz

Reşk ile sulandı yine ağzı şuarânın

Sınf-ı fusehânın

İzzet Molla

 

     c. Kaside

     Arap edebiyatında ilk dönemlerden beri kullanılan bir nazım biçimi olan kaside sözlükte "kastetmek, yönelmek" anlamlarına gelir.

     Kaside, Arap edebiyatında ilk dönemlerden itibaren kullanılan bir nazım biçimidir. Arap edebiyatından İran edebiyatına İran edebiyatından Türk edebiyatına geçmiştir.

     Divan edebiyatında kaside nazım türüyle ön plana çıkan kişi Nef'i'dir. Özellikle övgülerdeki abartmalarıyla ön plana çıkar. Nedim de kaside türünde öne çıkan başka bir şairdir. Somut ve gerçeğe yakın betimlemeleri ile öne çıkar. Baki, Ahmet Paşa ve Fuzuli kaside türünde ön plana çıkan diğer kişilerdir.

     Tanzimat edebiyatında ise Namık Kemal'in yazdığı "Hürriyet Kasidesi" önemli bir kaside örneği olarak bilinir.

 

        Kasidenin Özellikleri:

  • Kaside, beyitlerle yazılan bir nazım biçimidir.
  • Kasideler belirli bir amaç için yazılır.
  • Din ve devlet büyüklerini övmek için belirli kurallar dâhilinde yazılan uzun şiirlere denir.
  • En az 33 en çok 99 beyitten oluşur.
  • Kasideler, aruz ölçüsüyle yazılır.
  • Kafiyeleniş şekli gazelin de kafiyeleniş şekli olan "aa /ba /ca /da /ea…" şeklindedir.
  • Kasidelerin ilk beytine "matla", son beytine "makta", şairin adının geçtiği beyte "taç beyit", en güzel beytine "beytü'l-kasid" adı verilir.
  • Şair, yazdığı kasidede matlayı tekrar ederse "tecdid-i matla" yapmış olur. Matlayı birden çok kez tekrar ederse buna da "zül metali" denir.
  • Dize ortalarında kafiyeli olan kasidelere "musammat kaside" denir.

 

        Kasidelerin Bölümleri:

  1. Nesib (Teşbib): Kasidenin giriş ve aynı zamanda en özenli bölümüdür. Burada tasvir (betimleme) yapılır. Bu betimleme daha çok bahar, bayram, ramazan ayı, at, doğa manzarası, kış, bir kadın, savaş alanı şeklinde karşımıza çıkar. Nesib bölümünde anlatılana göre isim verilir. Baharın anlatıldığı kasideler bahariye ya da rebiye, kışın tasvirinin yapıldığı kasideler şitâiye, yazdan ve sıcaktan bahseden kasideler temmuziye, ramazan dolayısıyla yazılan kasideler ramazaniye, bayramlarda sunulan kasideler ıydiye, nevruz nedeniyle yazılan kasideler nevrûziye, atın anlatıldığı ve övüldüğü kasideler rahşiye, hamam ve hamamdaki bir güzelin anlatıldığı kasideler hammamiye adını alır.
  2. Girizgâh: Genellikle tek beyitten oluşur. Kasidede asıl konuya geçişin sağlandığı bölümdür. Girizgâh bölümü nesib ile methiye bölümleri arasında yer alıp her iki bölümü birleştirir.
  3. Methiye: Şairin öveceği kişinin yüceliklerini sıraladığı bölümdür. Kasidenin asıl amacı övmek olduğundan şairin asıl amacını gerçekleştirdiği bölümdür. Methiye bölümünde övülen kişinin nitelikleri, işleri, eserleri, çalışmaları abartılı bir şekilde anlatılır.
  4. Tegazzül: Şairin kasidenin içinde kaside ile aynı ölçü ve uyakta bir gazel söylemesidir. Tegazzül bölümünün her kaside de bulunma zorunluluğu yoktur. Şair, uygun bir beyitle gazel söyleyeceğini önceden haber verir.
  5. Fahriye:  Şairin kendini ve şiirini övdüğü bölümdür. Burada abartı söz konusudur. Fahriye, her kasidede bulunmaz. Kasidelerin fahriye bölümünde en başarılı olan sanatçı ise Nef'i'dir.
  6. Dua: Her kasidenin sonunda yer alan şairin dua ettiği bölümdür. Burada kasidede methedilen kişinin başarılı, uzun ömürlü, bahtının ve talihinin açık olması için dua edilir.

 

  • Not: Kasideler rediflerine göre: su kasidesi, sümbül kasidesi, güneş kasidesi, gül kasidesi, sühan kasidesi gibi isimler alır.

 

         Kasidenin Türleri:

  1. Münacaat: Allah'a yalvarmak, yakarışta bulunmak için yazılan şiirlerdir.
  2. Tevhit: Allah'ın birliğini, tekliğini anlatan kasidelerdir.
  3. Methiye: Padişahları, padişahın vezirlerini ve devrin ileri gelenlerini övmek amacıyla yazılan şiirlerdir.
  4. Naat: Hz Muhammed (SAV) ve dört halifeyi övmek amacıyla yazılan şiirlerdir.
  5. Hicviye: Kişileri yermek için yazılan kasidelerdir. Hicviyede şairlerin dil ve anlatımı acımasız ve abartılıdır. Edebiyatımızda hicviyenin en güzel örneklerini Nef'i vermiştir. Nef'i'nin "Sıham-ı Kaza" eseri hicviyenin en güzel örneklerini barındırır. Hicviyenin halk edebiyatındaki karşılığı "taşlama", Batı edebiyatındaki karşılığı "satirik"tir.
  6. Mersiye: Devlet büyüklerinin ölümünden duyulan acıları anlatan şiirlere denir.
  7. Cülûsiye: Padişahın tahta çıkışını anlatan kasidelere denir.

 

Örnek Kaside:

Esdi nesîm-i nevbahâr açıldı güller subh-dem

Açsın bizim de gönlümüz sâkî meded sun câm-ı Cem

 

Erdi yine ürd-i behişt oldı hevâ anber-sirişt

Âlem behişt-ender-behişt her gûşe bir bâğ-ı İrem

 

Gül devri ayş eyyâmıdır zevk u safâ hengâmıdır

Âşıkların bayramıdır bu mevsim-i ferhunde-dem

 

Dönsün yine peymâneler olsun tehî humhâneler

Raks eylesin mestâneler mutribler ettikçe negam

 

Bu demde kim şâm u seher meyhâne bâğa reşk eder

Mest olsa dilber sevse ger ma'zûrdur şeyhü'l-Harem

 

Yâ neylesin bî-çâreler âlüfteler âvâreler

Sâgar sunar meh-pâreler nûş etmemek olur sitem

 

Yâr ola câm-ı Cem ola böyle dem-i hurrem ola

Ârif odur bu dem ola ayş u tarabla mugtenem

 

Zevki o rind eyler tamâm kim tuta mest ü şâdkâm

Bir elde câm-ı lâle-fâm bir elde zülf-i ham-be-ham

 

Lutf eyle sâkî nâzı ko mey sun ki kalmaz böyle bu

Dolsun sürâhî vü sebû boş durmasın peymâne hem

 

Her nev-resîde şâh-ı gül aldı eline câm-ı mül

Lutf et açıl sen dahi gül ey serv-kadd ü gonca-fem

Nef'î


Günümüz Türkçesiyle

İlkbahar rüzgârı esti, sabah gülleri açıldı; Ey içki sunan, meded! (yardıma koş) Cem'in kadehini sun ki bi­zim de gönlümüz açılsın.

Nisan ayı yine geldi; hava anber kokularına bü­ründü. Âlem adeta cennet içinde cennete döndü. Her köşe bir İrem bahçesine döndü.

Bahar mevsimi, çiçeklerin açtığı gül devri, yaşama yiyip içme günleri zevk ve sefa zamanıdır, bu güzel bahar mevsimi âşıkların bayramıdır.

Şarap kadehleri yeniden dönsün meyhaneler boşalsın, şarkı okuyan kişiler şarkı okudukça sarhoşlar da oynasın.

Akşam ve sabah meyhanenin bahçeyi kıskandığı bu bahar mevsiminde Mekke ve Medine'deki kutsal yerlerin bakımını yapan kişiler sarhoş olsa güzel sevse onu mazur görmek gerekir.

Böyle bir durumda çaresizler, âşıklar, avareler ne yapsın. Ay parçası değerindeki güzel­ler kadeh sunarsa bu kadehleri içmemek zulüm olur.

Cem'in kadehi ve de sevgili bir araya gelince ortaya çıkan mutluluğu yaşayabilen kişi ariftir.

Bir elinde lâle renkli olan kadeh, bir elinde de sevgilinin saçını tutan sarhoş ve pek çok kişi, zevki gerçek anlamıyla yaşar.

İçki sunan kişi, lütf edip nazlanmayı bir tarafa bırak, şarap sun. Bu meclis böyle kalmaz Sürahi ve testi sürekli dolsun, kadeh ise hiç boş kalmasın.

Her yeni yetişen güzel fidanlar kadehi eline aldı. Ey servi boylu olan ve gonca ağızlı güzel kişi açıl, sen de gül.

 

     d. Mesnevi

     Sözlük anlamı "ikişer, ikişerli" demektir. Her beyitin mısraları kendi arasında uyaklı, aruz ölçüsünün kısa kalıplarının kullanıldığı Divan Edebiyatı nazım şekline mesnevi denir. Günümüz roman ve hikâyenin bir nevi Divan Edebiyatı'ndaki karşılığıdır.

     Divan Edebiyatı'nda yazarlara uzun konuları işleme avantajı sağladığı için çok fazla başvurulan bir nazım şeklidir. Ayrıca Mevlanâ Celalettin Rumî'nin 25.700 beyitten oluşan altı ciltlik ünlü eseri de bu adla anılır.

 

         Mesnevi Nazım Şeklinin Özellikleri:

  • Genellikle olaya bağlı konular olmakla birlikte mesnevide hemen hemen her konu işlenmiştir. Aşk, savaş, kahramanlık, din, tasavvuf, mizah, şehirlerin güzellikleri en fazla işlenen konulardır.
  • Divan Edebiyatı'ndaki manzum hikâyelerin yazıldığı biçim olarak da bilinir.
  • Mesnevilerde olay, yer ve zaman öğeleri yer alır.
  • Mesnevide olay bir masal havası içinde anlatılır. Akıl ve mantık sınırlarını aşan birçok olay birbirini izler.
  • Mesnevi türünde her beyit kendi içinde uyaklıdır. Uyak türü "aa, bb, cc, dd" şeklindedir.
  • Mesnevide aruzun kısa kalıpları kullanılır. En çok da şu kalıplar tercih edilmiştir:

         mefâ'îlün/ mefâ'îlün/ fe'ûlün

         mef'ûlü/ mefâ'ilün/ fe'ûlün

         fe'ilâtün/ fe'ilâtün/ fe'ilün

         fâ'ilâtün/ fâ'ilâtün/ fâ'ilün

  • İran edebiyatına ait bir tür olup Türk edebiyatına İran edebiyatından geçmiştir.
  • Mesnevilerde beyit sayısı sınırsız olup beyitler arasında anlam bütünlüğü vardır. Mevlana'nın "Mesnevi" adlı eseri 27500 beyitten; ünlü İran şairi Firdevsi'nin Şehname adlı eseri 60.000 beyitten oluşmuştur.
  • Uzun âşk öykülerinde, destanlarda mesnevi türü kullanılmıştır.
  • Bir şairin yazdığı beş mesnevinin bir araya gelmesine "Hamse" ismi verilir. Ali Şir Nevâi (Türk edebiyatında ilk hamse sahibi şairdir.), Taşlıcalı Yahya, Hamdullah Hamdi, (Anadolu sahasında ilk hamse sahibi şairdir.) Nevizâde Atâi hamse sahibi olan önemli divan şairleridir.
  • Yusuf Has Hacip'in "Kutadgu Bilig" eseri edebiyatımızda mesnevi türünün ilk örneğini oluşturur.
  • Mevlana'nın altı bin ciltlik ünlü eseri de "Mesnevi" ismini taşır.
  • Araplar mesnevi türüne iki dize birbiriyle kafiyeli olarak birleştiği için "müzdevice" ismini vermişlerdir.
  • Türk edebiyatında Fuzûlî, Şeyhi, Nâbî, Şeyh Galip mesnevi türüyle önemli eserler vermişlerdir. Edebiyatımızda roman ve hikâye türüne en yakın mesnevi, Şeyh Galip'in kaleme aldığı "Hüsn ü Aşk" mesnevisidir.
  • Edebiyatımızda gazel, kaside türünün ulaştığı üne mesnevi türü hiçbir zaman ulaşmamıştır. Edebi ve sanatsal açıdan bu doruğu yakalayamamıştır. Divan şairleri arasında Baki ve Nedim mesnevi nazım türünü hiç kullanmamışlardır.

 

        Konularına Göre Mesneviler:

  1. Âşk konulu mesneviler: Konusunu insan aşkının oluşturduğu mesnevilerdir. Bu mesnevilerin genellikle iki ana kahramanı olur. Leyla ve Mecnun (Fuzuli), Hüsrev ü Şirin (Şeyhi) mesnevilerini aşk konulu mesnevilere örnek verebiliriz.
  2. Dini ve tasavvufi mesneviler: Din kurallarını, peygamber ve din büyüklerinin hayatlarındaki olayları ve tasavvuf ilkelerini konu edinen mesnevilerdir. Mevlid (Süleyman Çelebi), Hüsnü Aşk (Şeyh Galip) mesnevileri bu türün en önemli örnekleridir
  3. Şehirleri ve şehirlerin güzellerini anlatan mesnevîler: Bir şehrin güzellerini anlatmak için kaleme alınan mesnevilerdir. "Şehrengiz" olarak da adlandırılır. Türk edebiyatına has bir mesnevi türüdür. Şehrengiz-i Bursa (Lâmiî), Hûbannâme (Enderunlu Fazıl), İstanbul Şehrengizi (Taşlıcalı Yahya), Zenanname (Enderunlu Fazıl) mesnevileri bu konuda kaleme alınmış önemli yapıtlar olarak öne çıkar.
  4. Ahlaki, didaktik mesneviler: Öğüt ve bilgi vermek amacıyla yazılan mesnevilerdir. Türlü konularda öğüt vermek amacıyla yazılan mesnevilere pendnâme veya nasihatnâme denir. Hayriyye (Nabi) mesvevisi hem ahlaki hem de didaktik özellikleriyle bu türün en önemli örneklerindendir.
  5. Mizahi mesneviler: Kişileri ve toplumun aksak yönlerini hiciv yoluyla anlatan mesnevilerdir. Divan şiirinde bu anlamda kaleme alınmış en önemli yapıt Hârname (Şeyhi) mesnevisidir.
  6. Tarihi-destanî mesneviler: Din düşmanlarıyla yapılan savaşları anlatır. "Gazâ-nâme" veya "gazavat-nâme" olarak adlandırılır. Gazavatnâme (Mihailoğlu Ali Beğ), İskendernâme (Ahmedî) mesnevileri tarihi-destani mesnevilere örnek verilebilir.
  7. Düğün ve eğlenceleri anlatan mesneviler: Düğün ve eğlenceleri anlatan mesnevilerdir. Surnâme (Vehbî) mesnevisi bu türe güzel bir örnek oluşturur.

 

        Mesnevinin Bölümleri:

  1. Dibace (önsöz): Mesnevinin ön sözüdür. Manzum veya mensur olabilir. Burada mesnevinin yazılış amacı belirtilir.
  2. Tevhit: Allah'ın varlığı ve birliği anlatılır.
  3. Münacat: Allah'a yalvarış ve yakarışlarda bulunulan bölümdür.
  4. Naat: Hz. Muhammed'in (SAV) birçok özelliği ile övüldüğü bölümdür.
  5. Miraciye: Mesnevilerde miraç olayının anlatıldığı bölümdür.
  6. Medh-i Çihar-yâr-i Güzîn (Dört Güzide Halifeye Övgü): Dört halifenin övgüsünün yapıldığı bölümdür.
  7. Medhiye: Eserin sunulduğu kişiye övgülerin yer aldığı bölümdür.
  8. Sebeb-i Telif: Mesnevinin yazılış nedeninin belirtildiği bölümdür.
  9. Ağaz-ı Dâstan: Esere konu olan asıl olayın anlatıldığı bölümdür.
  10. Hatime (Sonsöz): Mesnevinin bittiğini belirten bölümdür. Burada mesnevinin bitiş tarihi, adı ve sonsöz söylenir.

 

        Türk Edebiyatında Önemli Mesneviler ve Yazarları:

  • Kutadgu Bilig: Yusuf Has Hacib (12. yüzyıl)
  • Mesnevi: Mevlana: (13. yüzyıl)
  • Yusuf u Züleyha: Şeyyad Hamza (13. yüzyıl)
  • Risaletün Nushiyye: Yunus Emre (14. yüzyıl)
  • İskendername: Ahmedi (14. yüzyıl)
  • Mantıkut-Tayr: Gülşehri (14. yüzyıl)
  • Garipname: Âşık Paşa (14 yüzyıl)
  • Süheyl ü Nevbahar: Hoca Mesud (14. yüzyıl)
  • Vesiletün Necat: Süleyman Çelebi (15. yüzyıl)
  • Harname: Şeyhi (15. yüzyıl)
  • Hüsrev ü Şirin: Şeyhi (15. yüzyıl)
  • Leyla vü Mecnun: Fuzuli (16. yüzyıl)
  • Hayriyye, Hayrabat: Nabi (16. yüzyıl)
  • Hüs ü Aşk: Şeyh Galip (18. yüzyıl)

 

Örnek Mesnevi:

HARNÂME

Bir eşek var idi za'if ü nizâr

Yük elinden katı şikeste vü zâr

 

Gâh odunda vü gâh suda idi

Dün ü gün kahr ile kısuda idi

 

Ol kadar çeker idi yükler ağır

Ki teninde tü komamıştı yağır

 

Nice tü kalmamıştı et ü deri

Yükler altında kana battı deri

 

Eydür idi gören bu sûretlü

Tan değil mi yürür sünük çatlu

 

Dudağı sarkmış u düşmüş enek

Yorulur arkasına konsa sinek

 

Doğranır idi arpa arpa teni

Gözü görünce bir avuç samanı

 

Kargalar derneği kulağında

Sineğin seyri gözü yağında

 

Arkasından alınsa pâlânı

Sanki it artuğuydu kalanı

 

Bir gün issi eder himâyet ana

Ya'ni kim gösterir inayet ana

Şeyhi

 

     e. Kıt’a

     Divan Edebiyatı'nın beyitlerle oluşan nazım şeklidir. Sözlük anlamı "parça-bölük, cüz"dür. Kıt'a nazım şeklinde değişik konular işlenebilir. Bir nükte, yergi, toplumsal ve felsefi düşünceler, hikmet, dünya görüşü gibi özel konular işlenir.

 

         Kıt'a Nazım Şeklinin Özellikleri:

  • İki beyitten oluşur.
  • Beyitler arasında konu birliği vardır. Beyitler arasındaki anlam birliği ile beyitler birbirini tamamlayıcı niteliktedir.
  • Kıt'a nazım şeklinde ikinci ve dördüncü dizeler kendi aralarında kafiyeli iken birinci ve üçüncü dizeler serbesttir. (xaxa)
  • Şairler kıt'a nazım biçiminde mahlas kullanmamışlardır. Çok az da olsa mahlas kullanılan kıt'alar da vardır.
  • Birinci beyti musarra' olan başka bir ifadeyle birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri birbiriyle uyaklı olan kıt'alara "nazım" denir.
  • Beyit sayısı ikiden fazla olan kıt'alara "kıt'a-i kebire" denir. Matla' beyti olmayan gazel biçimidir. Gazelden sadece konu açısından ayrılır. Kıt'a-i kebire'de şairler mahlasını herhangi bir beyitte kullanabilirler. Tarihler, daha çok bu kıt'a biçimiyle yazılır.
  • Kıt'alar, divanlarda "mukataât" başlığı altında toplanmışlardır.

 

Örnek Kıt'alar:

Erzan meta-ı fazl ü hüner ta o denlü kim

Bin marifet zamanede bir aferinedir

Ebna-yı dehr her hünere aferin verir

Ya Rab bu aferin ne tükenmez hazinedir

Nâbî

 

Tahir Efendi bana kelp demiş

İltifatı bu sözde zahirdir

Mezhebim Malikidir zira benim

İtikadımca kelp tahirdir

Nef'i

 

Âteş-i hasret benim kâr ettiğini cânıma

Yana yana hâlimi arz eylesem cânânıma

Hem-demim sâyem durur akşam olıcak âh kim

Okumazsam mum ile ol dahi gelme yanıma

Zatî


2. Dörtlükler ileKurulan Nazım Biçimleri

3. Bentlerle ile KurulanNazım Biçimleri

 

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)