Divan Edebiyatı Nazım Biçimleri - Bentler

admin
0
Divan Edebiyatı Nazım Biçimleri - Bentler

    Divan Edebiyatı Nazım Biçimleri - Bentler

     3. Bentlerle Kurulan Nazım Biçimleri

     a. Murabba

     Murabba; "dört köşeli", "dörtlü" anlamına gelmektedir. Bent adı verilen dört dizelik kıt'alardan oluşan şiir türüdür. Murabba, İran edebiyatından Türk edebiyatına geçmiş bir nazım biçimidir.

     Divan Edebiyatı'nda 15. yüzyılda Ahmet Paşa tarafından kullanılan murabba türü 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren şarkı şeklinde bestelenen bir tür olmuştur. Namık Kemal ve Taşlıcalı Yahya edebiyatımızda murabba türünde önemli örnekler vermişlerdir.

 

        Murabba Nazım Şeklinin Özellikleri:

  • Murabba, dörder dizeli bentlerden oluşur.
  • Aruz ölçüsüyle yazılır.
  • Murabbalarda dil genellikle süslü ve ağırdır.
  • En az üç en fazla yedi bentten (dörtlükten) oluşur.
  • Murabbalarda konu açısından bir sınırlama söz konusu olmadığı için aşk ve felsefi konular başta olmak üzere hemen hemen her konu işlenmiştir. Övgü, yergi, dinsel ve öğretici konular işlenen diğer konuları oluşturur.
  • Uyak düzeni "aaaa / bbba / ccca / ddda…" şeklindedir. İlk bendi kafiyeli olmayan ve sonraki bentlerde kafiyesi tekrarlanmayan murabbalar da vardır.
  • Murabbalar, son dizeleri tekrarlanırsa mütekerrir murabba, son dizeleri tekrarlanmazsa müzdeviç murabba adını alır.

 

Murabba Örneği:

Geçti cânânın firâkı cânıma

Tîr-i cevri gibi girdi kanıma

Nâleden bir kimse gelmez yanıma

Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma

 

Düşmanum gibi benüm ol nev-cuvân

Şâd olur çünkim gamumdan her zaman

Eyleyüp ahvâlümi bir bir beyân

Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma

 

Yaktı yandurdı beni nâr-ı firâk

İşidenlerden ırak olsun ırak

Hey ne müşkil derd olur bu iştiyâk

Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma

 

Derdmendine şefâat eylesin

Hâtırım sorsun inâyet eylesin

Bî-vefâlıktan ferâgat eylesin

Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma

 

Âşık olal'dan ana leyl ü nehâr

Işkum artar eksilir sabr u karâr

Olmasun Yahyâ gibi mahzûn u zâr

Söyle ey bâd-ı sabâ cânânıma

Yahya Bey

 

Günümüz Türkçesiyle:

Sevgilinin ayrılığı canıma yetti

Eziyet okunu kanıma girdi

İnlememden kimse yanıma gelmez

Ey sabah rüzgârı sevgilime bunları söyle

 

O sevgili tıpkı benim düşmanım gibi

Çünkü üzülmemden o mutlu olmaktadır

Hallerimi bir bir açıklayıp

Ey sabah rüzgârı sevgilime bunları söyle

 

Ayrılık ateşi yaktı, yandırdı beni

Duyanlardan bu uzak olsun

Bu arzu, istek çok zor bir derttir

Ey sabah rüzgârı sevgilime bunları söyle

 

Sevgili ben dertliye şefaat eylesin

Hatırımı sorsun, bana yardım etsin

Vefasızlıktan vazgeçsin artık

Ey sabah rüzgârı sevgilime bunları söyle

 

Ona âşık olduğumdan beri gece gündüz aşkım artar

Aşkım artar fakat sabrım ve kararlılığım azalır

O sevgili Yahya gibi hüzünlü ve feryat dolu olmasın

Ey sabah rüzgârı sevgilime bunları söyle

 

     b. Terbi

     Divan Edebiyatı nazım şekillerinden olan terbi sözlükte, "dörtleme, dörtlü duruma getirme" anlamlarına gelir. Bir gazelin beyitlerinin üstüne başka bir şair tarafından aynı ölçü ve uyakta ikişer dize eklenmesiyle oluşur.

 

        Terbi Nazım Şeklinin Özellikleri:

  • Uyak düzeni "aaaa / bbba /ccca / ddda…" şeklindedir. (Koyu yazılmış yerler sonradan eklenen dizelerdir.)
  • Bir murabba şekli olarak kabul edilir.
  • Ekleme gazelin baş tarafına yapılır.
  • Terbilerde eklenen iki dizeye zamime denir.
  • Zamime ismi verilen dizeler anlamsal açıdan beyit ile kaynaşmış durumdadır.
  • Divan nazım şekilleri içerisinde az kullanılan bir şekildir.

 

     c. Şarkı

     Türklerin Divan Edebiyatı'na kazandırdığı bir nazım biçimidir. Halk Edebiyatı'ndaki türkünün karşılığıdır. Müzikte, türkünün karşıtı olarak kullanılır.

     Şarkı, birçok ses sanatçısı tarafından söylenerek Türk toplumunun musikisinde önemli bir yer tutmaktadır.

     Şarkının ilk örneklerine Divan Edebiyatı'nda 11. yüzyılda rastlanır. Şarkı türü Divan Edebiyatı'nda özellikle 18. yüzyılda Lâle Devri'nde gelişmiştir. Şarkı türünün en büyük şairi Divan Edebiyatı ve Lale Devri sanatçısı Nedim'dir. Nedim, Lale Devri'nin şevk ve şatafatını şarkı ile dile getirmiştir.

     Yahya Kemal Beyatlı, 20. yüzyıl Türk edebiyatında şarkı türünün en önemli sanatçısıdır. Bu devir yani Yeni Türk edebiyatında şarkılar genellikle iki bentli ve nakaratlıdır.

 

        Şarkı Nazım Şeklinin Özellikleri:

  • Şarkının oluşmasında türkünün büyük bir etkisi olmuştur.
  • Dörtlüklerle kurulur. Dörtlük sayısı 3-5 arasında değişir. (Dörtlükten maksat dörder dizelik benttir.) Dörtlüklerden kurulan musammat da denebilir.
  • Besteyle okunmak için yazılan şiirlerdir. Bu anlamda fazla uzun değillerdir.
  • Şarkılarda, aşk, gündelik hayat, sevgilinin güzellikleri, içki, eğlence gibi konular işlenir.
  • Şarkılarda geniş halk kitlelerine ulaşmak esas alındığından şarkıların dili genellikle sadedir.
  • Şarkılarda günlük kullanılan dile ait söyleyişler ve halk deyişleri çok fazla yer alır.
  • Uyak düzeni, birkaç şekilde uygulanır: "aAaA / bbbA / cccA"  veya "bAbA /cccA /dddA" gibi.
  • Genellikle son dizeler nakarat şeklindedir. Bent sonlarında tekrar edilen dizelerdir.
  • Aruz vezninin kıvrak kalıplarıyla söylenir. Aruzun her kalıbı kullanılabilir.
  • Şarkı, zamanla müzik esaslı bir tür halini almıştır.
  • Müziğin en dokunaklı ve en güzel yeri üçüncü dizedir. Buna "miyan" adı verilir. Bestenin en önemli bölümüdür. Dördüncü dizeye de "nakarat" adı verilir.
  • Şarkılarda son bentte şairin mahlası geçer.
  • Türk edebiyatında Enderunlu Vasıf şarkı türünde en çok eser veren kişi olarak bilinir. En önemli temsilcisi ise kuşkusuz ki Nedim'dir. Nedim, şarkılarında gazel ve kasidelerine göre daha sade bir dil kullanmıştır.

 

Şarkı Örneği:

Kalbim yine üzgün seni andım derinden

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

 

Senden boşalan bağrıma gözyaşları dolmuş

Gördüm ki yazın bastığımız otları solmuş

Son demde bu mevsim gibi benzim de kül olmuş

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

Yahya Kemal Beyatlı

 

     d. Muhammes

     "Beşli" anlamına gelir. Hemen her konuda yazılabilen muhammeste felsefi fikirler, aşk, sevgili, özleyiş en çok işlenen konular arasında yer alır.

     Bir muhammesin ilk beşliğinde yer alan son dizenin, aynı beşlikteki diğer dört dize ile uyaklı olması şart değildir. Muhammes nazım şeklinde beşlik sayısı bir kurala bağlı değildir.

     Muhammeslerde ilk bendin beş dizesi birbiriyle sonraki bendlerin son bir veyahut iki dizesi ilk bend ile uyaklıdır. Son bir veya iki dize her bendin sonunda aynen tekrarlanırsa buna "muhammes-i mütekerrir" denir. Bu dizelerde ilk bent ile yalnızca uyak açısından uyuşan muhammesler ise "muhammes-i müzdeviç" adını alır.

 

        Muhammes Nazım Şeklinin Özellikleri:

  • Beş dizeden oluşur.
  • Muhammesler bentlerle kurulan nazım biçimlerindendir.
  • Edebiyatımızda tıpkı murabbalar gibi çok fazla kullanılan musammatlar içerisinde yer alır.
  • Aruz ölçüsüyle yazılırlar.
  • Her bendi beş dizeden oluşur.
  • En az dört en çok yedi bentten oluşur. Çok az da olsa 12-13 bente kadar uzayan muhammesler de söz konusudur.
  • Bazen 4. ve 5. dizeler nakarat olarak da tekrarlanabilir
  • Uyak düzeni "aaaaa /bbbba /cccca" şeklindedir.
  • Muhammeslerde son bentte şairler mahlasını söyler.
  • Divan şiirinde hemen hemen her şairin denediği bir türdür.
  •  Muhammes nazım şekliyle en çok Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman) eser vermiştir.

 

Örnek Muhammes:

Dilberde her şeb eyler iken ayş u işreti

Şîrîn-sâz-ı kâmı iken şehd-i sohbeti

Sahbâ-yı vasla sonra katıp zehr-i fırkâtı

Aşk olsun ana kim çeke câm-ı melâmeti

Hem-reng-i la'l-i yâr bile hûn-ı hasreti

Şeyh Galip

 

     e. Tardiye

     Tardiye, Arapçadan dilimize geçmiş kökeni Arapça olan bir sözcüktür. Divan Edebiyatı nazım şekillerinden olan tardiye, muhammes nazım şeklinin özel bir biçimidir. Şekil ve konu bakımından sahip olduğu özelliklerle muhammesten ayrılır.

     Tardiyeye "tard u rekib" de denir. Eski mesnevilerde şairler, eserdeki tekdüzeliği ortadan kaldırmak için olay kahramanlarının bizzat ağızlarından zaman zaman murabba, gazel gibi manzumeler yazmışlardır. Bunlara da tardiye denilmiştir.

 

        Tardiye Nazım Şeklinin Özellikleri:

  • "Mef’ûlü /mefa’îlün /faûlün" gibi aruzun belirli kalıbıyla yazılır. Muhammesten ayrıldığı birinci önemli husus budur. Muhammes aruzun her kalıbıyla yazılır oysa tardiye sadece bir kalıpla yazılır.
  • Tardiyede, temel kafiyenin bentlerin yalnızca beşinci dizelerinde olması onu muhammesten ayıran diğer bir yöndür.
  • Divan Edebiyatı'nın beş dizelik bentlerinden oluşan bir nazım biçimidir.
  • Her bendin ilk dört dizesi kendi arasında kafiyelidir.
  • Türk edebiyatında az kullanılan bir nazım şeklidir.
  • Nedim, Divanı'nda Sadrazam Damat İbrahim Paşa'yı methinde 12 bentlik bir tardiye yazmıştır. Divan şiirinde şüphesiz tardiye nazım şeklinin en güzel örneklerini Şeyh Galip vermiştir. Şeyh Galip'in "Hüsn ü Aşk" eserinde dört tardiye yer alır.

 

Örnek Tardiye:

Bir şaha esîr oldu kim dil

Her bendesi Kahramân-Kâtil

Gamzeyle sitemde la'li yek-dil

Bîgâne nigâhı kana mâil

Tîr-i gamı câna âşinâdır

 

Dîvân-ı kazâsı zulm-bünyâd

Lerzende-i bîm-i cânı cellâd

Her kûşede bang-i dâd u bî-dâd

Gavgâ-yı kıyâmet âh u feryâd

Mahşer mi yâhud bu Kerbelâ’dır

Şeyh Galip

 

     f. Tahmis

     Tahmis, "beşleme, beşli duruma getirme" demektir. Bir gazelin beyitlerinin üstüne aynı ölçü ve uyakla başka bir şairce üçer dizenin eklenmesiyle oluşturulur.

     Tahmis, Türk edebiyatında çok fazla kullanılan bir nazım şeklidir. Hemen hemen her Divan şairinin divanında tahmis nazım şekline rastlamak mümkündür.

 

        Tahmis Nazım Şeklinin Özellikleri: 

  • Uyak düzeni: "aaaaa /bbbba /cccca" şeklindedir.
  • Tahmis, daha çok bir şairin başka bir şairin gazeli üstüne ekleme yapmasıyla oluşur.
  • Kendi gazeli üstünde tahmis oluşturan şairler de vardır.
  • Şairler, başka bir kişinin gazeli üstüne ekleme yaptıklarında yani tahmis oluşturduklarında genelde devlet büyüklerinin gazellerini ya da beğendikleri şairlerin gazellerini esas almışlardır.
  • Tahmiste çoğunlukla daha önce yazılmış herhangi bir şairin gazeli tahmis edilir.
  • Tahmiste başa eklenen üç dizenin gazelin matla kısmı ile aynı uyağa sahip olması gerekir. Tahmisin diğer beyitlerinin üstüne eklenen üçer dize de o beyitlerin ilk mısraları ile kafiyelidir.
  • Tahmiste başarı, ses bakımından oluşan ahenk ve mana bakımından kazanılan derinliğe bağlıdır.
  • Tahmiste eklenen mısralar arasında bir anlam kaynaşması olması zorunludur.
  • Fuzuli'nin Lutfi'ye, Hayali Bey'in Muhibbî'ye, Baki'nin Necati'ye, Bağdatlı Ruhi'nin Sultan Murat'a, Hayreti'nin Nesimi'nin gazeline yaptığı tahmis edebiyatımızda güzel örneklerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.

 

     g. Müseddes

     Bentlerin sayısı altı olan nazım biçimine müseddes denir. Altı dize de aynı vezinle oluşturulur. İlk bendin tüm dizeleri birbiriyle uyaklı sonraki bentlerin ise son bir veyahut iki dizesi ilk bentle uyaklıdır.

     Müseddes'te son bir ya da iki dize her bendin sonunda tekrarlansa mütekerrir müseddes; yalnızca kafiye yönünden ilk bent ile benzeşirse müzdeviç müseddes olarak adlandırılır.

 

        Müseddes Nazım Şeklinin Özellikleri:

  • Müseddesler hemen her konuda yazılabilir.
  • Uzunlukları beş ile sekiz bent arasında değişir.
  • Uyak düzeni: "aaaaaa /bbbbba /ccccca /ddddda" şeklindedir.
  • Her konuda yazılmakla beraber müseddeslerde daha çok tasavvufi ve felsefi konular işlenir.
  • Genel anlamda bir musammat çeşididir.
  • Murabba ve muhammes nazım şekillerinden sonra edebiyatımızda en çok kullanılan musammattır.
  • Bazı müseddeslerde beşinci ve altıncı mısranın birlikte olduğu gibi tekrar edildiğini ya da uyak açısından benzeştiğini görmek mümkündür.
  • Müseddesler, mütekerrir ve müzdeviç olmak üzere ikiye ayrılır.

 

Örnek Müseddes:

Gam-ı hicrimle genc-i aşk miskiyyü'l-hıtâm olsun

Nigîn-i la'lüni yâd etmeyen âlemde nâm olsun

Dile câm-ı emel enduh u mihnetsüz harâm olsun

Gamun eksilmesün peymâne-i ömrüm tamâm olsun

Beni mahrum-ı vasl eden mest-i müdâm olsun

Dil-i mecrûhumun kanın içenler şâdgâm olsun

Nedim

 

     h. Terkibibent

     Bentlerle kurulan oldukça uzun olan Divan Edebiyatı nazım biçimine terkibibent denir. Terkibentlerde felsefi düşünceler, yaşamdan ve talihten şikâyet, toplumsal eleştiriler, din, tasavvuf gibi konular işlenir.

     Türk edebiyatında en tanınmış terkibibent şairi 16. yüzyılda yaşamış olan divan şairi Bağdatlı Ruhi'dir. Edebiyatımızda bu esere üç yüzden fazla nazire yapılmıştır. Bu nazirelerin içinde en güzeli ve ünlüsü de Ziya Paşa'nındır. Şeyh Galip'in yazdığı Esrar Dede Mersiyesi de terkibibent biçimiyle yazılmıştır.

 

        Terkibibent Nazım Şeklinin Özellikleri:

  • Her bent 5 ile 10 beyitten oluşur.
  • Bent sayısı 5 ile 10 arasında değişir.
  • Her bent iki bölümdür. Birinci bölüme "terkîb-hâne" veya "kıt'a" adı verilir.
  • Bentler hane bölümü ve vasıta beytinden oluşur.
  • Terkibibentlerin son bölümüne vasıta beyti denir.
  • Terkibibentler aruz ölçüsüyle yazılır.
  • Son bölümde şair mahlasını söyler.
  • Mersiyeler genellikle terkibibent şeklinde yazılır. Baki'nin kaleme aldığı "Kanuni Mersiyesi" bu nazım biçimiyle yazılmıştır.
  • Vasıta beytinde dizeler kendi aralarında kafiyeli iken hane bölümünün kafiyelenişi gazelinki gibidir. Yani terkibibent türünde uyak düzeni şu şekildedir:

          aa xa xa xa xa bb - cc xc xc xc xc dd … veya

          aa aa aa aa aa bb - cc cc cc cc cc dd 

          (Her iki biçimde de "bb" ve "dd"  şeklinde yazılanlar vasıta beytidir.)

 

Örnek Terkibibent:

Sanman bizi kim şîre-i engûr ile mestiz

Biz ehli harâbâtdanız mest-i Elest'iz

 

Ter-dâmen olanlar bizi âlûde sanır lîk

Bizi mâil-i bûs-ı leb-i câm ü kef-i destiz

 

Sadrın gözedüp neyliyelim bezm-i cihânın

Pây-ı hum-ı meydir yerimiz bâde-perestiz

 

Mâil değiliz kimsenin âzârına ammâ

Hâtır-şirken-i zâhid-i peymane-şikestiz

 

Erbâb-ı garaz bizden irâğ olduğu yeğdir

Düşmez yere zîrâ okumuz sâhib-i şastız

 

Bu âlem-i fânîde ne mîr ü ne gedâyız

Âlâlara âlâlanırız pest ile pestiz

 

Hem-kâse-i erbâb-ı diliz arbedemiz yok

Meyhânedeyiz gerçi velî aşk ile mestiz

Bağdatlı Ruhi

 

Günümüz Türkçesiyle:

Bizi üzüm suyu ile sarhoş oldu sanmayın. Biz meyhane sakinleriyiz yalnız bezm-i elest sarhoşlarıyız.

Etekleri bulaşmış kişiler bizi de bulaşmış sanırlar. Biz sadece aşk kadehinin dudağını ve elin ayasını öpmeyi arzuluyoruz.

Bu dünya toplantısında başköşeyi gözleyip de ne yapalım! Biz şaraba taptığımız için yerimiz meyhanedeki şarap küpünün ta dibidir.

Biz, birilerini incitme, onların gönlünü kırma amacı taşımıyoruz ama biz aşk kadehini kıran ham sofunun hatırını kırarız.

Garaz sahibi kişilerin bizden uzak olması iyidir çünkü bizler şast sahibi olduğumuz için okumuz yere düşmez.

Bu fani dünyada bizler efendi de köle de değiliz. Büyüklenen kişilerle büyüklenir, alçak gönüllü kişilerle alçak gönüllü oluruz.

Gönül ehli kişilerle kadeh arkadaşıyız. Kimseyle kavga etmeyiz. Meyhanede olduğumuza bakmayın bizler ilahî aşk ile sarhoşuz.

 

     I. Terciibent

     Biçim ve uyak açısından terkibibente benzer. Bentleri birbirine bağlayan vasıta beyitlerinin her bendin sonunda tekrarlanması onu terkibibentten ayırır. Vasıta beytinin her bendin sonunda tekrarlanması şiire hem tekdüzelik vermiş hem de anlam ilgisi bakımından güçlük oluşturmuştur.

     Terciibent, Türk edebiyatında 14. yüzyıldan sonra görülen bir nazım biçimidir. Edebiyatımızda en ünlü terciibent şairi Ziya Paşa'dır.

 

        Terciibent Nazım Şeklinin Özellikleri:

  • Terciibentlerde Allah'ın gücü, evrenin sonsuzluğu, doğanın ve yaşamın karşıtlıkları gibi metafizik ağırlıklı konular işlenir. Yani terciibent, dini konular ve soyut kavramların işlendiği bir nazım şeklidir.
  • Terciibentlerde konu bütünlüğü vardır.
  • Terkibibent gibi 5 veya 10 beyitten oluşan bentlerden oluşur.
  • Bentlere "hâne"; bentleri birleştiren beyitlere "vasıta" denir.
  • Bentlerin kafiye düzeni gazelinki gibidir.
  • Terciibentler aruz ölçüsüyle yazılır.
  • Bent sayısı ve bentlerde yer alan beyit sayısı terkibibentle aynıdır.
  • Terkibibentten farkı vasıta beytinin her bendin sonunda tekrarlanmasıdır.
  • Terciibentte beyit sayıları genellikle birbirine eşittir. Beyit sayıları birbirinden farklı olan terciibentlere de rastlanır.
  • Bentlerin kafiye düzeni aşağıdaki gibidir.     

aa xa xa xa xa xa bb  cc xc xc xc xc xc bb

ee xe xe xe xe xe bb  gg xg xg xg xg xg bb...

 

Örnek Terkibibent:

Bu kârgâh-ı sun' aceb dershânedir,

Her nakş bir kitâb-ı ledünden nişânedir.

 

Gerdûn bir âsiyâb-ı felâket-medârdır,

Gûyâ içinde âdem-i âvâre dânedir.

 

Mânend-i dîv beççelerin iltikâm eder,

Köhne ribât-ı dehr aceb âşiyânedir.

 

Tahkîk olunsa nakş-ı temâsîl-i kâinât,

Ya hâb ü ya hayâl ü yâhud bir fesânedir.

 

Müncer olur umûr-ı cihân bir nihâyete,

Sayfın şitâya meyli, bahârın hazânedir.

 

Kesb-i yakîne âdem için yoktur ihtimâl,

Her i'tikâd akla göre gâibânedir.

 

Yârab! Nedir bu keşmekeş-i derd-i ihtiyâç?

İnsanın ihtiyâcı ki bir lokma nânedir.

 

Yoktur siper bu kubbe-i fîrûze-fâmda,

Zerrât cümle tîr-i kazâya nişânedir.

 

Asl-ı murâd hükm-i ezel bulmadır vücûd,

Zâhirdeki savâb ü hatâ hep bahânedir.

 

Bir fâilin meâsiridir cümle hâdisât,

Ne iktizâ-yı çerh ü ne hükm-i zamânedir.

 

Subhâne men tahayyera fî sun'ihi'l-ukûl,

Subhâne men bikudretihî ya'cizü'l-fühûl.

Ziya Paşa

 

Günümüz Türkçesiyle:

Çeşitli eserlerin vücut bulduğu kâinat hayret edilecek bir dershanedir.

Felek, felakete neden olan bir değirmen gibidir. Avare insan da sanki bu değirmenin içinde bir dane gibidir.

Dev gibi kendi yavrularını yiyor. Eskimiş dünya konağı da şaşılacak bir yuvadır.

Kâinattaki suretlerin nakışları tam anlamıyla incelense ya uyku ya hayal ya da efsane zannedilir.

Dünyanın işleri bir sona doğru sürüklenip biter. Yazın kışa doğru, ilkbahar ise sonbahara doğru akar.

İnsan için kesin bilgiyi elde etme ihtimali yoktur. Her inanış akla göre görünmez ve gizlidir.

Allahım! Nedir bu ihtiyaç derdi çekişmesi? İnsanın ihtiyacı hâlbuki bir lokma nanedir.

Bu fîrûze renkli kubbede sığınacak yer yoktur. Zerreler dahi bela okunun hedefinde yer alır.

Aslında istenilen her zamanki hükmün hayat bulmasıdır. Görünüşteki sevaplar ve günahlar tamamen bahanedir.

Olan her şey bir yapıcının eseridir. Ne talihin gereği ne de devrin hükmüdür bu.

Sanatıyla eserleriyle akılları hayrete düşüren kudretiyle anlayışları acz içinde bırakan Allah'ı tesbih ederim.

 

1. Beyitler ile Kurulan Nazım Biçimleri

2. Dörtlükler ile Kurulan Nazım Biçimleri



Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)