Dede Korkut Hikayeleri (Kitab-ı Dede Korkut)

admin
0
Dede Korkut Hikayeleri (Kitab-ı Dede Korkut)

     Dede Korkut Hikayeleri (Kitab-ı Dede Korkut)

     Oğuz Türklerinin diğer Türk boylarıyla ya da Rum, Abaza ve Gürcülerle yaptıkları savaşlara ait destanî hikâyelerdir. Halk arasında söylene söylene XIV. yüzyılda son şeklini almış, 15. ve 16. yüzyılda yazıya geçirilmiştir. Hikâyelerin yazarı belli değildir. Dede Korkut hikâyelerinin biri Almanya’da Dresden Kütüphanesi’nde, diğeri Vatikan’da olmak üzere, iki yazma nüshası vardır.

     Dede Korkut un kişiliği üzerinde yeterli bilgimiz yoktur. Korkut-Ata adıyla da tanınan Dede Korkut, söylentilere göre Oğuzların Bayat Boyundan Kara Hoca’nın oğludur. Onun, IX. ve XI. yüzyıllar arasında Türkistan’da Sir-Derya nehrinin Aral Gölüne döküldüğü yerde doğduğu, Ürgeç Dede adında bir oğlu olduğu, Oğuz Türklerinden büyük saygı gördüğü, bu bölgelerde hüküm süren Türk hakanlarına akıl hocalığı ve danışmanlık ettiği hikâyelerden anlaşılmaktadır.

 

         Dede Korkut Hikâyelerinin Özellikleri:

  • Hikâyeler, tarih boyunca dilden dile aktarılarak günümüze ulaşmış sözlü gelenek ürünleri içerisinde yer alır.
  • Dede Korkut Hikâyeleri, bir ön söz ve on iki hikâyeden oluşur.
  • Nazım-nesir karışık olarak oluşturulmuşlardır. Hikâyelerde, nazım yani dizelerden oluşan bölüm ağırlıktadır. Manzum olan bölümde kulağa hoş gelen bir söyleyiş tarzı görülür.
  • Dede Korkut Hikâyelerinde 8.000 adet farklı kelime ve deyim yer alır.
  • Hikâyelerde açık, yalın, duru ve zengin bir dil kullanılmıştır.
  • Bol bol aliterasyonlara başvurulmuştur.
  • Hikâyelerde yer yer öğüt verme söz konusu olduğu için Dede Korkut hikâyeleri, didaktik bir özelliğe sahiptir.
  • Dede Korkut Hikâyeleri, 15. yüzyılın ikinci yarısında kimliği belli olmayan bir kişi tarafından yazıya geçirilmiştir.
  • Hikâyelerde kadın ve çocuğa özel önem verilmiştir. Aile kavramı yüceltilmiştir.
  • Hikâyelerin tümünde de dini unsurlar ön plana çıkmaktadır. Misafirperverlik, cömertlik, doğruluk ve adalet sürekli yüceltilmiştir.
  • Dede Korkut Hikâyelerinin iki yazma nüshası vardır. Tam olan nüshası Almanya'da Dresden Kütüphanesi'nde; diğeri Vatikan Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.
  • Dede Korkut Hikâyeleri, Kilisli Muallim Rıfat Bilge tarafından 1916'da Arap harfleriyle yayımlanmıştır.
  • Orhan Şaik Gökyay'ın 1938'de Dede Korkut Hikâyeleri üzerinde yaptığı çalışma da takdire şayandır.

 

         Dede Korkut Hikâyeleri:

  • 1. Dirse Han Oğlu Boğaç Han
  • 2. Salur Kazan'ın Evinin Yağmalanması
  • 3. Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek
  • 4. Kazan Bey Oğlu Uruz'un Tutsak Olması
  • 5. Duha Koca Oğlu Deli Dumrul
  • 6. Kanlı Koca Oğlu Kan Turalı
  • 7. Kazılık Koca Oğlu Yiğenek
  • 8. Basat'ın Tepegöz'ü Öldürmesi
  • 9. Begil Oğlu Emren
  • 10. Uşun Koca Oğlu Segrek
  • 11. Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruz'u Çıkarması
  • 12. İç Oğuz Dış Oğuz Asi Olup Beyrek'in Öldürülmesi

 

1. Dirse Han Oğlu Boğaç Han: Bayındır Han’ın hükmettiği halkına her sene düzenlediği şölene giden Dirse Han’ın çocuğu olmadığı için Kara Otağa (Kara çadır) oturtulması ile başlar. Sonrasında ise Dirse Han’ın karşılanma sırasındaki duygu ve düşünceleri ile daha sonra doğan oğlu Boğaç Han’ın kahramanlıkları anlatılan Dede Korkut hikâyesidir.

Bayındır Han yönettiği halkı için her sene büyük şölen düzenlermiş. Bu şölenlerin birinde gelecek konukları için üç ayrı çadır hazırlanmasını ve konukların bu çadırlarda ağırlanmasını emretmiş. Bunlar Ak, Kızıl ve Kara çadırlarmış. Ak çadırda oğlan çocuğu olanlar, Kızıl çadırda kız çocuğu olanlar, Kara çadır ise hiç çocuğu olmayan konuklar içinmiş. Bayındır Han çocuk sahibi olmayan kişileri Tanrının lanetledikleri olarak görürmüş. Dirse Han’ın ise çocuğu yokmuş. Yanındaki 40 adamıyla geldiği için bu davranış zoruna gitmiş ve hanımına hesap sormaya karar vermiş. Hanımından hesap sorarken kendini öğüt dinlerken bulmuş. Ama öğüdü de tutmuş ve büyük yemek düzenlemiş. İnsanlara yardım etmiş, hayır dualarını almış.  Sonunda sağlıklı bir oğlu olmuş. Oğlan büyümüş ve Bayındır Han tarafından düzenlenen bir şölende ipinden kurtulan büyük boğasıyla güreşmiş. Kuvvetli yumruğuyla boğayı dizginlemiş ve yenmiş. Bu yiğitliği ile nam kazanıp Dede Korkut’un iltifatını kazanmış ve adı Boğaç han olmuş. Oğluyla gurur duyan babası tarafından da ödüllendirilmiş. Bunu kıskanan babasının 40 adamı fesatlıkla babasına Boğaç Han’ı kötülerler. Bir av düzenlenmiş ve o sırada türlü oyunlarla Boğaç Han’ı babasının vurmasını sağlamışlar. Annesinin sütü ve dağ çiçeği Boğaç Hanın yarasına derman olur ve iyileşir. Boğaç Han’ın iyileşmesinden ve kendilerinden öç almasından korkan 40 hain, Boğaç Han’ın babasını da zorla yanlarına alarak kaçmış.  Yanına 40 yiğit alarak kaçırılan babasını kurtarmaya giden Boğan Han hainleri  yenip babasını kurtarmış. Kendisini kurtaran Boğaç Han’a babası Dirse Han taht vermiş ve bu destansı hikaye de böylece sona ermiş.

 

2. Salur Kazan'ın Evinin Yağmalanması: Salur Kazan, oğlu Uruz Han'ın uyarısına rağmen, Oğuz beyleriyle ava çıkar. Bu esnada, evine üç yüz yiğidi ve Uruz'u bırakmasına karşın Salur Han'ın yokluğunu fırsat bilen düşmanlar evine baskın düzenler. Eşi Burla, oğlu Uruz ve annesi esir alınır. Av esnasında kötü bir rüya gören Salur Kazan, düşman ellerine gider. Düşmana karşı savaşıp on bin koyununu vermeyen çoban da kendisine eşlik eder. Bunlar Oğuz beylerinin desteğiyle düşmanı yenip tekrar yurtlarına dönerler.

 

3.Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek: Bamsı Beyrek ile Banıçiçek beşik kertmesidirler. Birbirini tanımayan bu iki kişi bir av sırasındaki anlaşmazlıktan güreşe tutuşurlar. Bamsı Beyrek çok güçlü görünen Banıçiçek'e bir yumruk atıp kazanır. Her ikisi de esir düşer. Bu esaret dönemi çok uzun sürdüğünden bunlar evlenir.

Aruz, yıllar sonra Bamsı Beyrek'i obasına çağırır. Bu çağırma esnasında ona pusu kurup onu yakalatıp sağ kolunu keser. Bamsı, esir düştüğü kaleden kaçar ve yaşanılanları Banıçiçek'e anlatır. Sonra ikisi düğün yapar.

 

4.Kazan Beyin Oğlu Uruz Beyin Tutsak Olması: Kazan Bey, oğlunun henüz bir kan akıtıp baş kesip isim sahibi olamayışına üzülür. Oğlu da bu aşamaları babasından öğrenmek ister. Bunun üzerine babası oğlunu ava götürür. Bu av esnasında düşman gelir. Kazan Han düşmanla savaşmaya başlar. Oğlu da babasına fark ettirmeden savaşmaya başlar. Oğlu bu arada esir düşer.

Babası savaş esnasında oğluna ait olan kılıcı görünce onun esir düştüğünü anlar. Kazan Bey bunun üzerine tek başına düşmanla savaşmaya gider ve yenilir. Bu sonuçla birlikte hatun kırk kızla ve diğer Oğuz beyleriyle kâfirleri yener. Böylece Oğuzlar da yurtlarına döner.

 

5. Duha Koca Oğlu Deli Dumrul: Oğuzlarda, Duha Koca oğlu Deli Dumrul, isminde bir er vardır. Deli Dumrul, kuru bir çayın üzerine köprü kurar. Köprüden geçenden 30 akçe, geçmeyenden döve döve 40 akçe alır. Günlerden bir gün bu köprünün yanında büyük bir oba gelip yerleşir. Obadan bir yiğidin ölmesi üzerine Deli Dumrul atıyla oraya varır. Azrail'in onun canını aldığını duyar ve ona hiddetlenir. Azrail ile dövüşmek için Allah'a dua eder.

Deli Dumrul, düzenlediği bir toyda Azrail'e denk gelir. Azrail, Deli Dumrul'dan canını ister. Deli Dumrul, canını vermek istemez. Bunun üzerine Azrail, Deli Dumrul'dan canının yerine bir can bulması durumunda yaşamasına izin vereceğini söyler.

Deli Dumrul, anne ve babasına gider. Onlar, bir türlü canlarını vermeye yanaşmazlar. Deli Dumrul, sonra karısına gider. Karısı buna razı olur. Deli Dumrul, bu sefer de her ikisinin de canını bağışlaması için Allah'a yalvarır. Allah, onların canını bağışlar ve onlara 140 yıl ömür bahşeder. Azrail'e Deli Dumrul'un annesinin ve babasının canını alması için emreder. Azrail, bu canları alır. Deli Dumrul ve eşi böylece 140 yıl ömür yaşarlar.

 

6.Kanlı Koca Oğlu Kan Turalı: Kanlı Koca'nın bir oğlu vardır. Kanlı Koca, Kan Turali ismindeki oğlunu evlendirmeyi düşünür. Oğlan babasına yiğit bir kızla evlenmek istediğini söyler ve kız aramaya koyulur. Oğlan istediği kızı bulamayınca babası oğluna kız aramaya çıkar.

Trabzon kâfir beyinin kızının tam istedikleri gibi bir kız olduğunu haber alır. Bu kıza ulaşmanın yolu üç canavarı öldürmekten geçtiğini öğrenir. Kan Turalı bunu göze alır. Oğlan kızın bulunduğu yere gider. Kâfirler oğlana buraya geliş sebebini sorarlar. Kızı almak için geldiğini söyler.

Kâfirler tarafından içerideki boğa oğlanın üstüne salıverilir. Oğlan boğayı öldürür. Kız da oğlanı görür ve ona tutulur. Bu engelden sonra oğlanın önüne bir de aslan engeli çıkarılır. Kan Turalı aslanı da öldürür. Bir engel için bu defa da deveyi kızın önüne çıkarırlar. Kan Turalı deveyi de öldürür. Kan Turalı böylelikle Selcen Hatun'u alıp gider. Çok güzel bir yere gidip uyurlar. Düşmanlar bu defa Kan Turalı'nın üzerine yürüyüp onu öldürme gayreti içine girer. Bir zaman sonra ikisi baş başa verip düşmanı yenerler. Düğün yapıp muratlarına kavuşurlar.

 

7.Kazılık Koca Oğlu Yiğenek: Bayındır Han, bir gün İç Oğuz beylerini bir sohbette davet eder. Bu sohbete gelenler içerisinde Kazılık Koca ismindeki bir bey Bayındır Han'dan bir akın yapmasını ister. Kazılık Koca, bu isteği yerine getirir. İhtiyarlarla birlikte Karadeniz kenarındaki bir kaleye giderler. Kazılık Koca, kalenin tekürü tarafından esir alınır. Bayındır Han'a giden Kazılık Koca'nın oğlu babasını kurtarma isteğini iletir. Yanına 24 sancak beyini de alan Yigenek, Allah'a dua eder ve tekürü Allah'ın izniyle yener. Böylece babasını da kurtarmış olur.

 

8.Basat'ın Tepegözü Öldürmesi: Basat, bu hikâyenin kahramanıdır. Uruz Bey'in oğludur. Basat, Oğuzların iç göçü esnasında bir arslan tarafından büyütülür. Oğuzların yaylaya çıktıkları bir zamanda bir çoban bir su kenarında gördüğü peri kızını çok beğenir. Peri kızıyla onun rızası olmadan birlikte olur. Bu da peri kızın çok zoruna gider. Peri kız bu hıncını Tepegöz'ü Oğuzların içine salarak çıkarmaya çalışır.

Tepegöz, korkunç bir varlık olarak toplumun içine karışır. Bu korkunç yaratığın sadece bir gözü vardır. Bundan dolayı da tepegöz ismini alır.  Çocukların burun ve kulaklarını yer. Kişileri tümüyle yiyerek öldürür. Oğuzlar, sonrasında tepegözle anlaşma yoluna giderler. Her gün tepegöze beş yüz koyun ve bir aşçı verirler. Basat, bunu duyar ve Tepegöz'ü gözüne kestirir. Tepegöz'ün gözüne kızgın şişi saplayarak onu öldürür. Böylece Oğuzları tepegözden kurtarır.

 

9.Begil Oğlu Emren: Oğuzlara her yıl belirli miktarda haraç gelir. Bir sene de Gürcistan'dan haraç olarak bir kılıç, bir çomak, bir at gelir. Bayındır Han buna hiddetlenir. Yanındakiler buna sinirlenmemesini tembih eder. Dede Korkut da bu üç haracın bir yiğide verilmesini tembih eder. Çok yetenekli bir avcı olan Begil Yiğit, bunları kabul eder.

Begil, geyikleri ok atmadan sadece ipiyle avlar. Kazan, bütün hüneri atta bulunca Begil buna sinirlenir ve hediyeleri geri verip ayrılır. Evine dönen Begil ava çıkar. Avda ayağını kırıp sakatlanır. Zamanla herkes bunu duyar. Kâfir, Begil'in üzerine ordu gönderir. Begil, oğluna Bayındır Han'dan yardım istemesini dilese de oğlu bunu kabul etmeyip giyinip kuşanıp kâfirlerle savaşır. Allah'a yalvarıp yakaran Begil'in oğlu kâfiri yener. Diğer kâfirler de kaçar. Dede Korkut, hikâyenin sonunda gelip dua eder.

 

10.Uşun Koca Oğlu Seğrek: Oğuzlarda Uşun Koca isminde birinin Eğrek ve Seğrek isminde iki oğlu vardır. Büyük olan Eğrek küçük olan ise Seğrek'tir. Bayındır Han'ın düzenlediği sohbette bir yiğit Eğrek'e sitemde bulunur. Divan'a ancak baş kesip dolayısıyla kan döküp öylece gelebileceğini söyler.

Eğrek, bir akın düzenleyerek Kara Tekür'ün kalesine kadar gider. Bu ara yaptığı tüm savaşları kazanır. Kara Tekür'ün bir oyunu neticesinde esir düşer. Seğrek, abisinin esir düştüğünü öğrenir. Kara Tekür'le savaşmaya karar verir. Kara Tekür'ün askerlerini yenip kardeşini fark edip onların kurduğu tuzağa düşmeyip onu öldürmez. İki kardeş bu zaferden sonra Oğuz iline dönüp mutlu bir hayat yaşarlar.

 

11. Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruz'u Çıkarması: Tarabuzan tekürü, Salur Kazan'a bir şahin göndermeye karar verir. Salur Kazan, ava çıkar. Av esnasında şahin, Taman'ın kalesine iner. Salur Kazan bir ara şahinin arkasından gitmeye karar verir. Bu esnada şiddetli bir uykuya tutulur ve tam 7 gün uyur.

Taman, ismindeki kişi Salur Kazan'ı tutsak eder. Salur Kazan'dan ısrarla kâfirleri övmesini ister fakat o buna bir türlü yanaşmaz. Uruz, babası Salur Kazan'ı kurtarmaya gelir. Savaş esnasında babasını fark etmeyen Uruz, babasını yaralar. Salur Kazan, oğluna kendini tanıtır. Böylece baba-oğul mutlu bir şekilde Oğuzların yurtlarına dönerler.

 

12. İç Oğuz Dış Oğuz Asi Olup Beyrek'in Öldürülmesi: Kazan, her üç yılda bir Dış Oğuz ile İç Oğuz beylerini bir araya getirirdi. Kazan, bu toplama esnasında onların kendi evini yağmalamalarını isterdi. Dış Oğuz beyleri en son yağmalamada yer almadıkları gibi Kazan'la aralarına mesafe koymaya karar verirler. Bunun üzerine Kazan, Dış Oğuz beylerine Kıllı Baş isminde bir adamını gönderir.

Kıllı Baş, Aruz'un mekânına giderek yardım dileğinde bulunur. Aruz, bunu kabul etmez ve Dış Oğuz beylerinin toplanmasını emreder. Kazan'a düşman olduklarını onlara anlatır ve onların desteğini alır. Beyrek, Kazan'a düşman olmayı reddettiği için öldürülür. Dış Oğuzların saldırısı sonucunda İç Oğuz ile Dış Oğuz savaşırlar. Aruz, yaralanır, kardeşi de onun (Aruz'un) başını keser. Böylece İç Oğuz ile Dış Oğuzlar arasındaki kavga da bitmiş olur.



Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)