Ahmet Fakih'in Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

admin
0
Ahmet Fakih'in Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

    Ahmet Fakih'in Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

     Hayatı:

     Hoca Ahmed Fakîh veya Sultan Hoca Fakîh adları ile de tanınan sanatçının yaşamı hakkındaki bilgilerde belirsizlik vardır. Ailesi Horasan’dan göç edip Konya’ya yerleşmiştir. Mevlana’nın babasından fıkıh dersleri aldığı için kendisine “fakîh” denmiştir. Doğum tarihi bilinmemekle birlikte 1221 yılında vefat ettiği sanılmaktadır.

 

         Edebi Kişiliği:

  • 13. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan tasavvuf şairidir.
  • Hoca Ahmed Fakîh veya Sultan Hoca Fakîh adları ile de tanınan sanatçının yaşamı hakkındaki bilgilerde belirsizlik vardır.
  • Ailesi Horasan’dan göç edip Konya’ya yerleşmiştir.
  • Mevlana’nın babasından fıkıh dersleri aldığı için kendisine “fakîh” denmiştir.
  • Anadolu'da yazılmış olan eski Velâyet-nâmeler ve Menâkıb-nâmelerde adına sıkça rastladığımız bir şairdir ve bu eserlerde adından övgüyle bahsedilmektedir.
  • Rivâyetlere göre, Ahmed Fakîh daha küçük yaşlardayken, Mevlânâ onu yolda gördüğü zaman "ilmin denizi" geliyor diye kendisine atıfta bulunurmuş. Bu da Mevlânâ'nın bir kerâmeti olarak nitelendirilmektedir.
  • Doğum tarihi bilinmemekle birlikte 1221 yılında vefat ettiği sanılmaktadır.

 

        Eserleri:

  • Kitâbu Evsâfı Mesâcidi’ş-Şerîfe: Mesnevi nazım şekliye yazılmış bir eserdir. Hacca gittiğinde gezip gördüğü Şam, Kudüs, Mekke, Medine ile orada ziyaret ettiği mukaddes yerleri anlatmaktadır. Kudüs’te iki ay kalan şair, eserin sonuna “Kudüs methiyeleri”ni eklemiştir.

 

  • Çarhnâme: Seksen üç beyitlik bir kasidedir. Dünyanın faniliğinden, dünya zevklerine kapılmanın yanlışlığından, kabir azabından ve mahşerden bahsederek ölümü hatırlatan, bunun yanında kanaat ve alçak gönüllülüğü vs. tavsiye eden dinî bir eserdir. Öğretici bir eser olmasından dolayı sanat değeri düşüktür. Fuad Köprülü, eserin Anadolu Türkçesinin bilinen en eski örneği olduğunu belirtir. Eserde konusu gereği Arapça ve Farsça kelimelere de rastlanmaktadır. Çarh-nâme, kaside nazım şekliyle ve aruzun “mefâ’ilün mefâ’ilün fe’ulün” kalıbıyla yazılmıştır. Eserde yer yer aruzun Türkçe uygulanışında aksaklıklara da rastlanır. Dil ve tarih yönünden önem taşıyan eser, döneminin dil özellikleri de dikkate alınarak, bugünkü harflerle yayınlanmıştır.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)