Oğuz Atay'ın Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

admin
0
Oğuz Atay'ın Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

   Oğuz Atay'ın Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

    Hayatı:

    12 Ekim 1934’te Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde doğan sanatçı, ortaöğrenimini 1951’de Ankara Maarif Kolejinde tamamlamış, 1957’de İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesini bitirmiştir. 1960’ta İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi İnşaat Bölümü’nde, bugünkü adıyla Yıldız Teknik Üniversitesinde öğretim görevlisi olmuştur. Doçentliğe kadar yükselen sanatçı mesleki bir kitap da yayınlamıştır. Beyninde çıkan bir tümör nedeniyle bir süre Londra’da tedavi görmüş ama sağlığına kavuşamamış olan Oğuz Atay, 13 Aralık 1977’de İstanbul’da yaşamını yitirmiştir.

 

        Edebi Kişiliği:

  • Postmodernizme kadar uzanan yeni roman anlayışının öncülerindendir.
  • Yazdığı romanlarda genellikle kimliğini kaybedip aramakta olan bir toplumda dengesiz, kopuk aydınları anlatmıştır.
  • İroni, eserlerinin en önemli silahıdır. Burjuva toplumu dediği çevresini, geleneksel ne varsa çok şeyi alaycı bir tavırla eleştirmiştir. Eserleri hiciv, yergi, alay ve eğlenmelerle doludur.
  • Eleştirdiği kaygısız, basit, aydın sınıfın ideallerini, geleneklerini şöyle sembolleştirmiştir: ‘Tabiatı seveceğim, yurduma yararlı olmaya çalışacağım, herkese güleryüz göstereceğim, evleneceğim, çocuk yetiştireceğim.”
  • Yaşadığı dönemde yazılan ideoloji tipi romanlar Oğuz Atay için alay konusudur. İdeolojiler ona göre burjuva aydınlarının kendilerini ördükleri kara korkunç duvarlardır.
  • Yaşarken unutulduğunu dile getiren sanatçı, öldükten sonra anlaşılanlardan olmuştur.
  • Eserlerinde diyalog, söyleşme, iç konuşma, mektup türünden her çeşit anlatıya başvurmuştur.
  • Romanın akışını istediği yerde kesmiş ve değişik konulardaki düşüncelerini, aklına gelenleri, söylemek istediklerini okuyucusu ile paylaşmış; akıcı roman zihniyetine karşı çıkmıştır. Bu tutum klasik olan şeylere karşı olmasından kaynaklanmaktadır.
  • Yapıtlarında toplum kurallarıyla çatışan aydınların iç dünyasını işler.
  • Öykülerinde yalnızlık, isyan, intihar, iletişimsizlik, hayatın anlamsızlığı, yabancılaşma, toplum eleştirisi, aydın eleştirisi gibi konuları ele almıştır.
  • Öykülerinde humor (ince alay) ve ironi (dokundurma) iç içedir.
  • “Tutunamayanlar” romanı ele aldığı konu, konuyu işleyiş tarzı ve iç monolog, bilinç akışı, alıntı gibi yeni anlatım tekniklerini kullanması bakımından dikkate değerdir. Birbirlerine zıt dünya görüşlerine sahip iki zümrenin, “tutunanlar”la “tutunamayanlar”ın romanıdır.
  • Tutunamayanlar romanı ile postmodern romanın yolunu açmıştır.

 

         Eserleri:

  • Hikâye: Korkuyu Beklerken
  • Roman: Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar, Bir Bilim Adamının Romanı
  • Oyun: Oyunlarla Yaşayanlar
  • Günlük: Günlük

  • Tutunamayanlar: Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanından dolu dolu hayat fışkırıyor. Hayatın rastgele tesadüfleri, yer yer eğlenceleri, karmaşıklığı, kopukluğu ama uzaktan bakıldığında da akan bir nehir gibi süreğen ve devamlı oluşu kitabın genelini uzaktan şöyle bir bakışta tadılıyor. Tutunamayanlar hayat gerçeği bir roman. Hayatın kendisi kadar karmaşık, çoğu zaman hayatın kendisi kadar anlaşılmaz… Oğuz Atay’ın vazgeçilmez kişilik analizleri ve ayrıntılar… Aydın bunalımları ve hangi düşünceye tutunmaya çalışsa onun anlamsızlığını farkına vardığında hissettiği hayal kırıklıkları… Bir insanın kendisiyle acımasız savaşı üzerinde durulmuştur.

  • Bir Bilim Adamının Romanı: Türk romanı, özellikle son yıllarda Türk toplumunun çeşitli çevrelerinden kesitler vermeyi denediği halde, önemi çok büyük bir çevreye, bilim ve bilim adamları, çevresine gereğince uzanmayı nedense ihmal etmiştir. Oğuz Atay bu eseriyle bu önemli boşluğu doldurmak amacıyla ilk adımı atarak, Mustafa İnan’ın kişiliğinde hem bir halk çocuğunu bir bilim adamı oluncaya kadar geçirdiği ilginç serüveni, hem de bilim çevresindeki yaşantısını, belgelere dayanarak bütün boyutlarıyla yansıtıyor. Kendisi de İTÜ mezunu olan Oğuz Atay bu eseriyle özellikle üniversiteye girerek bilim insanı olmayı arzulayan gençleri çok özel bir örnekle gerçek bir bilim adamının yaşantısını olduğu gibi ve çok akıcı bir lisanla anlatarak diğer seçenekler yanında arzuladıkları bilim yolunda, Türk toplumu ve insanlığa yararlı olabilmek için nasıl davranmalı, çalışmaları gerektiğini ipuçlarını vermektedir.


Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)