Tanzimat Şiirinin ve Tiyatrosunun Genel Özellikleri

admin
0
Tanzimat Şiirinin Genel Özellikleri
Tanzimat Şiirinin Genel Özellikleri

  • Tanzimat şiiri, Divan şiirine karşı tam bir tepki manzarası göstermektedir. Bu tepki, biçimden ziyade muhtevada aranmalıdır.
  • Tanzimat şiiri ile Divan şiiri arasındaki temel farklılık, Divancıların çoğunlukla bireysel ve özcü olmalarına karşılık bunların toplumcu olmalarıdır. Sanatlarında güzelden ziyade doğru ve iyiyi kollamışlardır. Onlara göre şiirin kendi dışında bir amacı vardır. Edebiyat aracılığı ile milleti uyarmak ve yükseltmek gerekir. Şair zulümle, kötülükle, gerilikle didişmelidir. Çünkü topluma karşı bir görev ve sorumluluk yüklenmiştir.
  • Eski şair, saray ve konakların yanında ve himayesi altında olduğu hâlde, Tanzimat şairi, sırtını kamuoyuna dayamak istemiştir. Bazen sarayı bile tenkit etmişlerdir. Bilhassa Fransız ve İngiliz taraftarı olarak gördükleri iktidar (Babıâli) Âli ve Fuat Paşalar, bu yolda en çok hücuma uğrayanlardır.
  • Tanzimat şairinden özellikle Namık Kemal, Balıâli'ye cephe almıştır. Namık Kemal, halka hizmet için kendini fedaya kadar varan bir yiğitlik tavrındadır. "Milletin dertleri dururken şair kendi üzüntüsünü hesaba bile katmamalıdır." görüşündedir. Bu yüzden Divan şiirinin baş teması olan "Aşk" burada en arkaya itilmiştir.
  • Tanzimat şiirini eskilerden ayıran ikinci nokta, dünyaya bakış tarzındadır. Divan şairi, din ve tasavvufun koyu tesiri altında olduğu için dünyayı hiç önemsemez. Dünya; fâni, aldatıcı, kötü bir âlemdir. Ona bel bağlamaya gelmez. Onun için mücadele etmeye, gaileye düşmeye lüzum yoktur. İdeal âlem ahrettir veya "Fenafillâh"tır. Böyle düşünen Divan şairi hayata, tabiata ve topluma sımsıkı bağlanmaktan uzaktır. Bu boş şeylere ilgisiz ve kötümserdir. Tanzimatçı ise hayata daha dünyevî ve faydacı açıdan bakar. Yaşamayı sever, onu ancak pek yüce bir ülkü için feda edebilir. Tabiata hayrandır; Tanrı'yı bile tabiatın içinde arayanlar görülmektedir. Dini inkâr etmez. Allah'a inanırlar ama eskiler gibi mutlak itaat ve teslimiyet içinde olmayışları onlardan bazılarının Allah'ın varlığını ispat etmeye kalkmaları ile de anlaşılır. Bu hâl yüzyıllar boyu itirazsız kabul edilen din ilkeleri üzerinde zıt düşüncelere, inkârlara, kabullere karşı bir tartışmanın ilk defa açılması demektir.
  • Eski şair şüpheyi tanımaz, mutlak bir iman içindedir. Tanrı ve Peygamber'i sade övmekle, şükretmekle yetinir. Tanzimat ile Batı düşüncesi ve dolayısıyla şüphe başlamıştır. Şinasî'nin Münacaat şiirinde önce Tanrı'dan şüpheler belirtilir, sonra Dekartçı bir yolla, onun varlığı ispat edilmek istenilir. Bu ise iman ile akıl, din ile ilim, tabiat ile fizik ötesi arasında açık bir tartışma başlangıcıdır.
  • Gerçi eski dünyamızın tasavvuf ve din çevrelerinde bazı aykırı görüşlere rastlanmaz değildir. Ancak o çekişmeler Tanrı'nın varlığı, Kur'an'ın niteliği gibi temel meselelerden ziyade, ayrıntılar üzerinde yapılmaktadır. Hâlbuki Batı'nın hür, lâik, maddeci, hatta inkârcı felsefelerinin ilhamıyla Tanzimat devrinin açtığı bu tartışma, dinin bütün meselelerini içine almak ister. Nitekim gittikçe daha koyulaşarak günümüze doğru yol almıştır.
  • Tanzimat şiirinde söyleyiş değil, fikirler ve yeni konular önem kazanmıştır.
  • Dilde sadeleşme fikri savunulmuş; fakat bunda da başarılı olunamamıştır. Divan edebiyatını kıyasıya eleştirmelerine rağmen bu sadece düşünce planında kalmıştır.
  • Her iki dönemde aruz ölçüsü kullanılmış, hece ölçüsü denenmiştir. Nazım birimi beyittir.
  • Divan şiirindeki parça bütünlüğü yerine konu bütünlüğü esas alınmıştır.
  • İlk dönemde siyasal ve toplumsal sorunlar, ikinci dönemde bireysel ve duygusal sorunlar şiire yansımıştır.
  • Birinci dönem şiiri dışa, ikinci dönem şiiri içe dönüktür.
  • İlk dönemin şiir dili, ikinci döneminkinden sadedir.
  • I. dönem şairleri Divan edebiyatını eleştirerek yıkmaya çalışmış; II. dönem şairleri ise şiiri sanat açısından ele alıp estetiğe önem vermişlerdir.
  • Fransız İhtilali'nin etkisiyle dünyaya yayılan kanun, düzen, medeniyet, adalet, millet, vatan, bayrak, hak, hukuk gibi kavramlar şiire konu edilmiştir.
  • Göz için kafiye anlayışı yerine kulak için kafiye anlayışı getirilmiştir.
  • Doğa betimlemelerinin (pastoral) ilk örneklerini Abdülhak Hamit Tarhan vermiştir.

 

     Tanzimat Tiyarosunun Genel Özellikleri

  • Tanzimat'a değin geleneksel Türk tiyatrosu(Karagöz, Ortaoyunu, Meddah) dışında ürün verilmemiştir.
  • Batılı anlamda tiyatronun gelişimi Tanzimat'la başlar. Şinasi'nin 1859'da yazdığı Şair Evlenmesi Batılı tiyatronun ilk örneğini oluşturur.
  • Tanzimat tiyatro sanatçıları halkı eğitme amacı gütmüşler, konular toplumsal yaşamdan, geleneklerden ve tarihten seçilmiştir.
  • Bütün Tanzimat tiyatro sanatçıları, tiyatronun eğlence olduğu kadar eğitim aracı olduğunda birleşmişlerdir.
  • Komedilerde klasisizmin, dramlarda ise romantizmin etkileri görülür.
  • Tiyatro, doğrudan halka seslenen ve konuşmaya dayanan bir tür olduğu için yapıtlar, genellikle konuşma diliyle yazılmıştır.



Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)