
Recaizade
Mahmud Ekrem’in Talim-i Edebiyat adlı eseri bugünkü ders kitaplarımızın ilk
örneklerindendir. Mektep Müdürü Abdurrahman Şeref Bey’in “yeni tarza uygun
olarak bir dersin, bir kürsünün” kurulacağını söylemesi üzerine hocalığı kabul
eden yazar Mülkiye Mektebi’nde Edebiyat-ı Osmani dersini vermek üzere
görevlendirilir. Ders notları önce formalar halinde basılır ve daha sonra kitap
haline getirilir. Kitabın çeşitli baskıları yapılmış ve her baskısında
değişiklikler yapılmış olması muhtemeldir.
Kitap,
Mülkiye Mektebi’nde beş, Galatasaray Lisesi’nde üç öğretim yılı okutulmuştur.
Ancak eldeki nüshasında “Birinci Kısım” ibaresi bulunmaktadır. Muhtemelen edebi
türleri ve kompozisyonu ele alacağı ikinci kısım yazılmamıştır.
Kitaba ad
olan iki kelimeden biri “talim” öğretim demektir. İkinci kelimesi ise
“edebiyat”tır. Edebiyat kelimesi yerine eskiler eserin türüne göre “belagat”,
“şiir” ve “inşa” kelimelerini kullanmaktaydılar. 17. Yüzyılda Sünbülzade
Vehbi’den sonra “edebiyat” kelimesi yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Talim-i
Edebiyat dört fasıl(bölüm)dan meydana gelmektedir: Birinci fasılda edebiyatın
çalışma ve tekrarlama yoluyla elde edilen ruhi kazanımların psikolojik
açıklamaları verilmektedir. Bu bölümde Efkar (düşünceler), Hissiyat (duygular),
Hüsn-i Tabiat (yaratılıştaki güzellik), Kuvve-i hayaliye (hayal gücü), Zarafet
yahut Nüktedanlık (espri), Kuvve-i Hafıza (bellek gücü) adlı iç bölümler yer
almaktadır. Ayrıca bölüm başlığı dikkate alınmadan Deha ve Hünerveri, Senayide
(güzel sanatlarda) Güzellik Neden İbarettir başlıkları yer almaktadır.
İkinci
fasıl, üslup konusunda olup kitabın büyük bir kısmını meydana getirmektedir. Bu
bölümde altı “mebhas” (konu başlığı) bulunmaktadır: Bunlar Fesahat, Vuzuh,
Tabiiyyet, Munakahhiyyet, Aheng-i Selaset ve Muvafakkat’tir. Bu bölümde üslup sade, süslü ve yüksek olarak
üç çeşide ayrılır.
Üçüncü
fasıl, “Tezyinat-ı Üslub, Enva-ı Mecaz” (üslubu güzelleştirme ve mecaz
çeşitleri) başlığına sahiptir. Bu fasılda üç alt başlık yer almaktadır: Bunlar,
Mecaz-ı Tahyilî, Mecaz-ı Tebliğî, Marifet-i Mecaz. Bu bölümde edebi sanatların
da üslubun bir parçası olarak ele alındığı görülmektedir.
Dördüncü
fasıl “Sanayi-i Lafziyye” (söz san’atları) adını taşımaktadır.
Bu bölüm ve
alt başlıklardan sonra on adet de “istitrat” (söz arasında yeri gelmişken
açıklanması gerekli görülen hususlar) eklenmiştir.
Talim-i
Edebiyat, ilk bölümde bazı psikolojik güçlerin edebiyattaki yerini gösterir.
Edebi eserde var olan fikir, duygu ve hayalin ne olduğunu; bunların edebi
eserdeki görevlerini anlatır. Edebi eserde güzelin ne olduğu ve nasıl olması
gerektiği ele alınır. Yazarın güzel sanatlara bakış açısını ortaya koyar.
Talim-i Edebiyat’ı asıl önemli yanı ise edebiyatımızda bu konuları ele alan ilk
eser oluşudur. Talim-i Edebiyat’ın bir ders kitabı olduğunu göz önüne alırsak,
bu eseri okuyanların edebi eserlere başka bir gözle bakacakları tabiidir.
“Esalib”
(üsluplar) başlıklı bölümde altı alt başlık bulunmaktadır. Bunlardan “Fesahat”,
yazıda ve konuşmada, kelime ve cümlelerin ses, ahenk, mana bakımından kusursuz
olması demektir. Anlatım bozukluğu olmayan, etkileyici sözlere
"fasih"denir. Fesahat halk ağzında “belagat”la birlikte
kullanılmaktadır. Belagat, eski dildeki veciz ifadesiyle sözün “efradını cami,
ağyarını mani” olmasıdır. Yeni neslin anlayacağı şekilde ifade edecek olursak;
sözün anlatılmak isteneni eksiksiz olarak ifade edebilmesi ve bunun dışında bir
ifadeye yer verilmemesidir. Kısacası, “Ne bir eksik, ne bir fazla; hepsi tamam”
söylemektir. Recaizade Mahmud Ekrem, bu bölüme “Esalib” (üsluplar) başlığını koyarak
edebiyat bilgilerimiz arasına üslup kavramını da yerleştirmiştir. Daha önce
Nabi’nin çeşitli tezkirelerde, şiirlerde üslup kavramı yer almıştır. “Üslub-ı
rengîn” (renkli üslup), “üslub-ı gazel” (gazel tarzı) gibi tamlamalarda üslup
kelimesi kullanılmış ise de edebiyat bilgileri kitaplarında bu konu yer
almamaktadır. Bu konu üzerinde yazanlardan Namık Kemal, Fransızca “style”
kavramını “beyan” olarak dilimize çevirmiştir. Aynı kavramı Süleyman Paşa
“kelam” diye Türkçeleştirmiştir.
Recaizade’ye göre fesahat, üslubun bir niteliğidir. Üslubu, “sıhhat-i
ifade” (anlatımın sağlıklı olması) ve “mutabakat-ı elfaz” (sözlerde tutarlılık)
şeklinde kategorilere ayırır. Ayrıca ilk
kez “İmlasızlık” diye bir konu başlığı altında imla konusunu ele alır. Bu konular
daha önce Süleyman Paşa’nın Mebani’l İnşa eserinde de ele alınmış ise de
Recaizade bu konuları daha ayrıntılı olarak ele almaktadır. Süleyman Paşa da
Recaizade de eserlerine esas olarak Fransız kaynaklarını kullanmışlardır.
Süleyman Paşa’nın faydalandığı kaynak bir özetten ibarettir. Recaizade ise üç
ciltlik bir eserdeki pek çok konu ve tanımı aynen almıştır. Batı tesirindeki
Türk edebiyatını ele alırken bu dönem yazarlarının faydalandığı kaynakların da
bilinmesi gerekir.
“Tezyinat-ı
Üslub-Enva-ı Mecaz” (üslubu güzelleştirme ve mecaz çeşitleri) bölümünde edebi
sanatlar üslubu süsleyen unsurlar olarak ele alınmaktadır. Bu bölümde edebi
sanatlar klasik tasniften farklı olarak ele alınmaktadır. Recaizade bu bölümde
her meseleye mecaz noktasından bakmaktadır. Mecazları “mecaz-ı tahyili” ve
“mecaz-ı tebliği” diye ikiye ayırır.
Birinci
grupta istiare, istiare-yi temsiliyye, teşbih, mecaz-ı mürsel, tariz, kinaye,
tevriye, telmih, tezat ve mukabele, edebi-i kelam, teşhis ve intak, müşakele
sanatları ele alınmaktadır. Bunlardan edeb-i kelam ile teşhis ve intak
sanatları daha önce kullanılan ama edebiyatımızda adı konulmamış sanatlardır.
Mecaz-ı
Tebliğî grubunda da iltifat, istifham, nida, kat’, terdid, rücu, aks, tekrir ve
tedric sanatları yer almaktadır. Bunlar da dilimizde, edebiyat bilgileri
hakkında yazılan yazılarda ilk defa yer alan edebi sanat adlarıdır.
Talim-i
Edebiyat’ın dördüncü ve son bölümü olan “Sanayi-i Lafziyye” (söz sanatları)
bölümünde iham, iham-ı tenasüb, iham-ı tezat, tensik-i sıfat, iktibas ve
tazmin, temli, tecnis, iştikak, kalp, seci vetarsi, vasf-ı tahsini, icad ve
tervic-i elfaz sanatları ele alınmaktadır. Kazım yetiş’e göre batıdan gelen pek
çok terim ve kavrama karşılık bulmak için icat ve tervic gereklidir. Recaizade,
bunu bir sanat olarak kabul etmektedir.
Talim-i
Edebiyat yalnız bir ders kitabı olarak kalmamış, edebiyatımıza birçok yenilik
getirmiştir. Bunların en başta geleni edebiyatın tanımıdır. Recaizade bu tanımı
Lefranc’tan almıştır. Edebiyatımızda daha önce de batı edebiyatının etkisinde
yazılmış eserler, batı edebiyatından tercümeler yer almış olmakla birlikte;
Türk dilinde, edebiyatın kuralları alanında, batılı bir anlayışa sahip,
konuların ayrıntılı olarak ele alındığı ilk eser Talim-i Edebiyat’tır.
Recaizade bu eserinde konuları incelerken nesir ve nazım örneklerinden de
faydalanmış, daha da önemlisi bu örnekleri tenkit süzgecinden geçirmiştir.
Bütün olumlu yönlerine rağmen bu eser, tenkitlerinde seçtiği olumsuz örnekleri
hep eski edebiyatımızdan aldığı için de tenkitlerin hedefi olmuştur.