Şemsettin Sami (1850-1904)
Hayatı:
1850’de
Güney Arnavutluk’ta doğan Şemsettin Sami, ortaöğrenimini bugünkü Yunanistan
sınırları içinde kalan Yanya’da tamamladı. Eski ve yeni Yunanca, Fransızca ve
İtalyancanın yanı sıra Türkçe, Arapça ve Farsça öğrendi. Aile geleneği
doğrultusunda Bektaşi tekkesine devam etti. 1871 ‘de İstanbul’a geldi. Matbuat
Kalemi’nde memur olarak göreve başladı. Memurluk yaparken bir yandan da ilk
telif eseri olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı romanını 1872-1873 yıllarında
parça parça yayımladı.
Ebüzziya
Tevfik’in çıkardığı Sirac ve Hadika gazetelerinde çalıştı. Vatan Yahut Silistre
eserinin etkisiyle meydana gelen olaylar esnasında bu gazete Yeni Osmanlılar
lehine neşriyatta bulunduğu için kapatıldı. 1874’te Fransızcadan çevirdiği
İhtiyar Onbaşı adlı trajedisinin sahnede kazandığı başarı üzerine, Arnavut
sorunlarını ele alan Besa adlı oyunu Gedikpaşa Tiyatrosu’nda sahnelendi.
1874’te vilayet gazetesini yönetmek üzere Trablusgarp’a gitti. Dokuz ay orada
kaldı. Bu görevinden önce bir İtalya seyahati yaptı. İstanbul’a döndükten
sonra, 1876’da Mihran Efendi Nakkaşyan’la ile birlikte Sabah gazetesini
yayımlamaya başladı. Bu gazete kısa zamanda büyük bir popülerlik kazanarak Türk
basınında o zamana kadar görülmemiş bir tiraja kavuştu.
1877’de bir
süre Rodos Valisi Sava Paşa’nın mühürdarlığı görevinde bulundu. Dönüşünde, daha
önce Sabah’ta yazdığı “Şundan Bundan” başlıklı köşesini Tercüman-ı Şark
gazetesinde sürdürdü. 1880’te Abdülhamit’in isteği üzerine saraya alınarak mabeynde
kurulan Teftiş-i Askeri Komisyonu’nun kâtipliğine getirildi. Ölümüne kadar
koruduğu bu görev, onun ekonomik rahatlığa kavuşarak kitapları üzerinde
çalışmasına imkân sağladı.
Edebî Kişiliği:
Osmanlıcılığın
en önemli temsilcilerinden biri olan sanatçı, aslen Arnavut olduğu ve Arnavut
sorunlarıyla yakından ilgilendiği halde, Osmanlı devletinin modernleşerek
güçlenmesini savunmuş, bunun için imparatorluğun ortak dili olan Türkçenin
önemini vurgulamıştır. Türkçeyi incelemek, modernize etmek, geliştirmek ve
öğretmek amacıyla çalışmalarda bulunmuştur. Kamus-ı Türkî adlı sözlük, Osmanlı
Türkçesini Arapça, Farsça ve Türkçeden oluşan bir karma sayan eski zihniyetten,
bağımsız ve bütünlüklü bir dil olarak gören yeni anlayışa geçişte kilit bir
eserdir.
Arapça ve
Farsça kelimeler, eski sözlüklerdeki gibi gelişigüzel aktarılmamış, bu
kelimelerin güncel yazı dilinde kullanılma ve yaşayan bir unsur olma
özelliklerine dikkat edilmiştir. Arapça ve Farsça sözcüklerin özgün anlamları
değil, (geleneksel bakışta “bozuk” sayılsa da) güncel Türkçe kullanımdaki
anlamları verilmiştir. Batı dillerinden alınan yeni kelimelere yer vermeye özen
gösterilmiştir. En önemlisi, dilin bel kemiğini oluşturan “Türkçe” unsurunun
yapısı ve etimolojisi üzerinde dikkatle durulmuştur.
Şemsettin
Sami, dilin sadeleşmesini ve Türkçeleşmesini savunmuş, bunun için gerekirse
Türkçenin en eski kaynaklarına ve Doğu Türkçesine (Çağatayca) başvurulmasını
önermiştir. Türk harfleriyle yazılan ilk Türkçe roman olan Taaşşuk-ı Talat ve
Fitnat’ın (1872), ilk Türkçe ansiklopedi olan Kamus-ül Alam’ın (1889-1898) ve
modern anlamdaki ilk geniş kapsamlı Türkçe sözlük olan Kamus-ı Türkî’nin (1901)
yazarıdır. Ayrıca Kamus-ı Fransevî adlı Fransızca ve Kamus-ı Arabî adlı Arapça
sözlükleri kaleme almıştır. Yazar sözlük çalışmalarından dolayı II. Abdülhamit
tarafından İftihar Madalyası’na layık görülmüştür. Kutadgu Bilig ve Orhun
Abideleri’nin izahlı çevirilerini hazırlayan Şemsettin Sami, bu eserler
üzerinde çalışan ilk Osmanlı araştırmacısı olur. Yazarın ayrıca Arnavutça bir
gramer kitabı da vardır. Sanatçı ayrıca Daniel Defoe’dan Robinson Crusoe ve
Victor Hugo’dan Sefiller romanlarını Türkçeye çevirmiştir.
- Dil, sözlük, ansiklopedi ve çeviri alanlarında yaptığı çalışmalarla tanınmıştır.
- Dilci olarak üne kavuşan yazar, romanı ve tiyatrolarıyla bu türlerin gelişmesine katkıda bulunmasına rağmen, Türk edebiyatında tiyatro ve roman yazarı olarak tanınmaz.
- Türk dilinin sadeleşmesi yolunda önemli çabaları olan yazarın, dilin nasıl sadeleştirilebileceği konusundaki düşünceleri kendisinden sonrakiler tarafından örnek alınmıştır.
- Orhun Yazıtları ve Kutadgu Bilig üzerinde çalışmalar yapmıştır. Bu eserleri Türkiye Türkçesine çevirmiştir.
- Türk edebiyatında ilk yerli roman olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ı yazmıştır. 1872’de yazılan bu roman türünün ilk örneği olmasının ötesinde edebiyat değeri taşımaz.
- Sabah ve Tercüman-ı Şark adlı gazeteleri çıkarmıştır. Ayrıca Aile ve Hafta dergilerini çıkarmıştır.
- Robinson Crusoe ve Sefiller adlı çevirileriyle roman türünün ünlü örneklerini tanıtmıştır.
Eserleri:
- Roman: Taaşşuk-ı Talat
ve Fitnat
- Sözlük: Kamus-ı Türkî
(ilk Türkçe sözlük), Kamus-ı Arabî, Kamus-ı Fransevî
- Ansiklopedi:
Kamusü’l Âlâm
- Tiyatro: Seydi Yahya, Besa
yahut Ahdevefa, Gave
- Çeviri: Sefiller,
Robinson Crusoe
Şemsettin Sami Eser Özetleri:
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat:
Edebiyatımızda ilk yerli romandır. Babasının, kendisi küçükken ölmesi üzerine,
annesi tarafından büyütülen Talat’ın hallerinde bazı değişiklikler görülür.
Annesi, evde bulunan Sudanlı bir kadının çocuğu evlendirme teklifine karşı, bu
değişikliğin işe yaramayacağını ve evlilikle ilgisi olmadığı kanaatini besler.
Hâlbuki Talat, Fitnat ismindeki genç kızı evinin penceresinden görmüş, onunla
görüşebilmek için kadın elbiseleri giyerek onun yanına kadar sokulmuştur. Fakat
kızı, üvey babası bir zengin adamla evlendirmek ister. Tesadüfen, kızın
evlendiği adam vaktiyle kızın annesini terk eden babası çıkar ve Fitnat’ın babası,
bu olayı sevgilisinden ayrılmanın üzüntüsüyle Fitnat’ın kendini vurmasıyla
öğrenir. Kızın ölümü üzerine Talat da kendisini öldürür.