Recaizade Mahmut Ekrem (1847-1914)
Hayatı:
Edebiyatımızın
yenileşme ve gelişmesinde büyük emeği olan Recaizade Mahmut Ekrem, Mart 1847’de
İstanbul’da doğdu. Babasından Süryanice ve Farsça öğrendi. 1858’de
ilköğrenimini tamamladı, özel öğrenim görerek yetişti. Mekteb-i İrfan’ı
bitirdikten sonra (1858) girdiği Harbiye İdadisi’ndeki öğrenimini sağlık
sorunları nedeniyle tamamlayamadı. Resmi görevle Trablusgarp’a gönderildi.
1908’de 2. Meşrutiyet’ten sonra kurulan Kamil Paşa kabinesinde Maarif Nazırı
oldu. Namık Kemal’le tanışmasının ardından Encümen-i Şuara’ya katıldı. İlk
yazıları Namık Kemal yönetimindeki Tasvir-i Efkâr gazetesinde yayınlandı.
1870’lerden sonra kendisini tümüyle yazılarına verdi. Batı edebiyatından
çeviriler yaptı. 1870’te ilk oyunu Afife Anjelik, 1871’de ilk şiir kitabı
Nağme-i Seher yayınlandı. Yaşamını yitirdiğinde Meclis-i Âyan üyesiydi.
Edebî Hayatı:
Recaizade Mahmut Ekrem, tüm edebî hayatı
boyunca gençlere edebiyatı öğretme gayreti içinde olmuştur. Edebiyatın
yenileşmesi üzerinde yoğun çalışmaları olan sanatçı, Servetifünun edebiyatının
da temellerini atmıştır. Bu edebiyatın kurucusu olan Tevfik Fikret, onun
Galatasaray Lisesi’nden öğrencisidir. Şinasi ve Namık Kemal gibi birçok edebî
türde eserler veren Recaizade Mahmut Ekrem, şiir için her güzel şey şiirin
konusu olabilir görüşünü savunmuş ve şiirin konusunu genişletmiştir. O döneme
kadar Divan şiir geleneğinin temel ilkelerinden biri olan “göz için kafiye”
anlayışını terk ederek “kulak için kafiye” anlayışını benimsemiştir. Bu
meseleden dolayı da dönemin eski edebiyat taraftarlarının lideri durumundaki
Muallim Naci ile sert tartışmalara girmiştir. Divan şiiri biçimlerini
kullanmış; ancak bu biçimlerde zaman zaman değişikliklere gitmiştir. Nesir yönü
şiirlerine göre daha başarılı olan sanatçının özellikle eleştirileri önemlidir.
Eski edebiyat taraftarlarına yaptığı eleştirilerle o dönemde yeni edebiyatın
sesi olmuştur. Edebiyat bilgilerinin yer aldığı Talim-i Edebiyat ve
edebiyatımızdaki ilk realist roman olan ve yanlış Batılılaşmayı eleştirdiği
Araba Sevdası onun önemli düz yazı eserleridir.
- Tanzimat ikinci dönemini başlatan sanatçıdır. Döneminde üstat olarak tanınır.
- Edebiyat kuramcısı olarak yeniliklere öncülük etmiştir. Yol göstericiliğiyle öne çıkan sanatçı, Servetifünûn Döneminin oluşmasını sağlamıştır.
- Eski edebiyatı savunanlara karşı yeni edebiyatı savunmuştur. Divan edebiyatını savunan Muallim Naci ile kafiye ve edebiyat konusunda tartışmalara girmiştir. Muallim Naci’nin göz için uyak anlayışına karşı kulak için uyak anlayışını benimsemiştir.
- Şiirle ilgili görüşlerini ve eleştirilerini Zemzeme adlı şiir kitabının ön sözünde açıklamıştır.
- Şiirle ilgili görüşleri: “Şiirin tek gayesi güzelliktir. Şiirin gayesi olan güzellik tabiat ve insandadır.” Ona göre “Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir.” Güzellik gerçeğe uygun olmalıdır. Bu, gerçek sanatın gerçeğidir. “İnsanı düşündüren, insana hüzün veren şiir güzel şiirdir.” Yazar “fikri, hissi ve hayali” olmak üzere üç güzellik olduğunu söyler. Zerreden küreye kadar her şey şiirin konusu olabilir, diyerek şiirin konusunu genişletmiştir.
- Şiirlerinde romantizm akımının etkisi görülür.
- “Aşk” ve “doğa” şiirlerindeki başlıca temalardır. Yaşamındaki üzücü olaylardan dolayı acı ve keder konusunu da sıkça işlemiştir. Genç yaşta ölen çocuklarının etkisiyle ölüm konusuna da sıkça yer vermiştir. Ölümü hatırlatan doğa manzaraları, romantik ögeler, hüzünlü duygular şiirlerinde sıkça işlenen temalardır.
- Hece ölçüsüyle de şiirler yazan sanatçı, çoğunlukla aruz ölçüsünü kullanmıştır.
- Şiirlerinde divan edebiyatı nazım biçimlerini kullanmıştır. Yeni nazım biçimlerini denememiştir.
- Bütün yapıtlarında sanat için sanat anlayışını benimsemiştir.
- Roman ve öykülerinde realizm akımının etkisinde kalmıştır.
Eserleri:
- Şiir: Nağme-i Seher,
Yadigâr-ı Şebâb, Zemzeme I-II-III, Tefekkür, Pejmürde, Nijad Ekrem, Nefrin.
- Roman: Araba Sevdası.
- Öykü: Saime, Muhsin Bey
Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi, Şemsa.
- Oyun: Afife Anjelik
(İlk romantik dram), Atala Yahut Amerikan Vahşileri, Vuslat Yahut Süreksiz
Sevinç, Çok Bilen Çok Yanılır.
- Ders Kitabı:
Talim-i Edebiyat,
- Eleştiri:
Takdir-i Elhan, Zemzeme III Mukaddimesi.
- Biyografi:
Kudemaden Birkaç Şair Takrizat.
Recaizade Mahmut Ekrem Eser Özetleri:
- Araba Sevdası: Türk edebiyatının ilk realist romanı sayılan bu yapıtta, Batılılaşmayı gereği gibi kavrayamayıp hazmedemeyen ve Avrupa uygarlığının süs, giyiniş gibi yalnız dış yanını görüp taklit eden kimselerin toplum içindeki gülünç durumları gösterilmeye çalışılmıştır. Nazlı büyütülmüş, üstünkörü bir öğrenim görmüş Bihruz Bey, bir Osmanlı paşasının oğludur. Babası ölünce Bihruz’la cahil ve saf annesine büyük bir miras kalır. Yirmi dört yaşlarındaki Bihruz Bey, hazır paranın bitmeyeceğini sanarak kendini gezmeye, eğlenceye kaptırır. Alafranga giyinmek; terziler, garsonlar ve ayakkabıcılar arasında yarım yamalak öğrendiği Fransızca sözcükleri kullanmak onun başlıca meraklarıdır. Kısaca, Bihruz Bey, “Batılılaşma”yı yanlış anlamış bir “züppe” tipidir. Bihruz Bey bir gün, İstanbul’un o zamanki gezinti yerlerinden Çamlıca Tepesi’nde genç ve güzel bir kadın görür. Hayalinde onu kibar bir aile kızı olarak tasarlar. Ona sırılsıklam âşık olmuştur. Ertesi hafta yine oraya gider ve bin bir özenle yazdığı mektubu onun arabasına atar. Fakat bir daha onu hiç göremez. Yemeden içmeden kesilir, yataklara düşer. İşini, annesini ihmal eder. Bihruz Bey, bir daha göremediği Periveş adındaki kadının aşkıyla yanarken dalkavuk ve yalancı arkadaşı Keşfi Bey, Bihruz’a Periveş’in öldüğünü söyler. Âşık Bihruz, şimdi Periveş’in hiç değilse mezarını bulma sevdasındadır. İstanbul’un bir başka eğlence yeri Şehzadebaşı’nda bir ramazan akşamı gezinirken Periveş’e çok benzeyen bir kadına rastlar; onu Periveş’in ablası zanneder; kadından kardeşinin mezarının yerini sorar. Bihruz Bey’in ahmaklığını anlayan Periveş, ona aradığı kadının kendisi olduğunu söyler. Hayalinde yücelttiği sevgilisinin bir sokak kadını olduğunu anlayan Bihruz Bey, büyük bir hayal kırıklığına daha uğrar.
- Atala: (Amerika Vahşileri) adlı eseri, Fransız romantiklerinden Chateaubriand’ın aynı adlı romanının tiyatroya uyarlanmış biçimidir. Türk edebiyatında romandan tiyatroya çevrilen ilk eserdir.
- Talim-i Edebiyat:
Edebiyat ile ilgili teorik bilgilerin verildiği bir ders kitabıdır. Günümüzdeki
ders kitaplarının temeli Talim-i Edebiyat’a dayanır.
Kafiye Tartışması:
Göz için kafiye, Divan edebiyatında kullanılan Arap alfabesinden kaynaklanan bir anlayıştır. Arap alfabesinde aynı ses, birkaç farklı harfle ifade edilmekteydi. Örneğin Türkçedeki “s” harfi Arap alfabesindeki üç ayrı harfle karşılanmaktaydı. Divan sanatçısı açısından kulak için aynı olan “s” harfinin göz için de aynı olması ve aynı harfin kullanılması gerekiyordu. Ancak Recaizade Mahmut Ekrem buna karşı çıkmış ve kafiyenin kulak için olduğunu söylemiştir.