Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının Oluşumu ve Özellikleri

admin
0
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının Oluşumu ve Özellikleri

    Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının Oluşumu

     Kurtuluş Savaşı’ndan sonra ulusal egemenliğe dayalı, demokratik ve laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti kurulur. Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmek için her alanda köklü değişiklikler yapılır. Çağ dışı kalmış kurumların yerine çağa uygun yep­yeni kurumlar oluşturulur. Dil ve tarih alanlarındaki dağınık çalışmalar örgütle­nip kurumsallaştırılır. Ülkenin kalkındırılması ve bayındırlaştırması için köklü atılımlar yapılır. Böylece ülke gerçeklerine ve çağın gereklerine uy­gun yepyeni bir devlet yapısı oluşturulur.

     Çağdaş bir devletin kurulması, Ankara’nın başkent olması, halkçılığın devlet programına girmesi, bilimsel ve lâik anlayışa dayanan ulusal eğitimin öngörülmesi, kadın özgürlüğü gibi toplumun çehresini değiştiren yeni oluşumlar, sanat ve edebiyatımızı da derinden etkiler. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar gelen sü­reçte sosyal yapıdaki çeşitlilik, sanatçıların çeşitli düşün­celer doğrultusunda; çeşitli konuları, çeşitli anlatım yolları kullanarak; çeşitli biçimsel kalıplarla ya da hiçbir kalıba, kurala bağlı olmadan yansıtmasına olarak tanımıştır.

     Cumhuriyetin ilanından sonra edebiyatımız, çağdaş anlayışlar doğrultusunda gelişmesini başarıyla sürdürmüştür. Cumhuriyetin ilk yıllarında “Beş Hececiler” olarak adlandırılan şairler topluluğu, en parlak dönemlerini yaşamaktaydı. Yine bu yıllarda Kurtuluş Savaşı’nın etkisiyle edebiyatta genel olarak Anadolu’ya bir yönelim başlar. Milli Edebiyatçılar, Bağımsızlar ve Beş Hececiler de yine bu dönemde eserler vermeye devam ederler.

 

        Özellikleri:

  • Yazı diliyle konuşma dili arasındaki fark ortadan kalkmış, dildeki sadeleşme çalışmaları sürmüştür.
  • Edebiyatımız bu dönemde toplumcu bir karakter kazanmış, gerçekçi bir anlayış hedeflenmiştir.
  • Aruz ölçüsünün yerini hece ölçüsü almış, şiirlerde de günlük konuşma dili kullanılmıştır. Şiirin biçimce daha da serbestleşmesi sağlanmıştır.
  • Şiir, roman, hikâye, tiyatro ve öğretici metin türlerinde önemli gelişmeler olmuştur.
  • Cumhuriyetin kuruluşuyla 1940 (İkinci Dünya Savaşı) yılları arasında eser veren şair ve yazarlar genellikle daha önceki Milli Edebiyat akımının etkisinde tam anlamıyla ‘yerli’ ve ‘halka doğru’; veya Batı’nın, özellikle Fransız edebiyatının etkisinde kişisel yollarında yürümüşlerdir.
  • Cumhuriyet edebiyatının temelinde İstiklal Savaşı ve Atatürk devrimleri vardır. Şiirler, romanlar, hikâyeler bu iki konu ile doğrudan ya da dolaylı olarak bağlantılıdır. Milli duygu ve heyecan geliştirmeye yönelik bu çabalar Milli edebiyatın bir devamı niteliğindedir.
  • Milli edebiyatla başlayan halka inme, Anadolu’yu tanıma çabası bu dönemin edebiyatında ana ilkelerden olmuş, Türk halkının her kesimi edebiyata girmiştir. Artık edebiyat İstanbul’un sınırlarını tamamen aşmıştır.
  • Yeni kurulan devlet ile yapılan bazı devrimleri halka tanıtmak ve benimsetmek görevi Cumhuriyet dönemi sanatçılarına düşmüştü. Sanatçı, siyaset ile halk arasında bir köprü olmuş, devrimleri yorumlamış, açıklamış ve savunmuştur.
  • Yeni dil ve eski dil tartışmaları Cumhuriyet ile noktalanmış, siyasi güç, olayı tekeline almış ve Türk Dil Kurumu’nu kurarak dilde geri dönülmez bir yenileşmeye yoluna gidilmiştir. Ancak bazen çok aşırıya gidilerek halkın anlayamadığı kelimeler dile konularak Türkçe yabancı bir dil haline gelmiştir.
  • Cumhuriyet’ten önce sadece sempati duyulan Türk Halk sanatları ve folkloru ön plana alınmış, öncekilerin küçümsediği Karacaoğlan’ın, Yunus’un tarzı örnek alınmıştır. Artık harf benzerliği de kurulan Batı edebiyatı daha yakından takip edilmiştir. Türk edebiyatı, batı edebiyatının yeniliklerini, akımlarını uygulamaya başlamıştır.


Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)